Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

27 Temmuz 2018, Cuma

Tam bağımsız Türkiye'ye doğru

Amerika ve Çin bu yılın başından beri bir ticaret savaşının içine girmiş durumda. Öyle ki Trump Çin'in ülkesi için ekonomik bir tehlike olduğunu deklare etti. Ardından Çin'e karşı gümrük ve vergi yaptırımını devreye soktu.

Eee, bundan bize ne?

Bize şu: Afrika temaslarını sürdüren Cumhurbaşkanımız, Johannesburg'da Çin Devlet Başkanı ile bir araya geldiği esnada Trump skandal tweetlerle bize saldırdı. Papaz Andrew Brunson'ı derhal serbest bırakmamızı aksi takdirde memleketimiz aleyhine yaptırımlar uygulanacağını falan belirtti.

Keza, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, "Eğer Türkiye, papaz Andrew Brunson'ı acil olarak serbest bırakmazsa Türkiye 'ye önemli yaptırımlar uygulayacaktır" dedi.

Öte yandan, Trump'ın Türkiye'ye yönelik açıklamalarının ardından Erdoğan Putin'le görüştü. Görüşmede "Aramızdaki her türlü dayanışma birilerini de gerçekten kıskandırıyor" sözleri dikkati çekti. Putin de "İlişkilerimiz her daim gelişecek" diyerek ilgili yerlere gerekli mesajları verdi.

Diğer yandan, Amerikan senatosunun Türkiye'nin uluslararası kuruluşlardan kredi almasını kısıtlayan tasarıyı kabul etmesinden hemen önce Berat Albayrak, Mayıs ayında gerçekleştirdikleri Çin seyahatindeki görüşmelerin meyvesini verdiğini belirterek söz konusu kredinin çekildiğini cümle aleme duyurdu...

***

Görünüşte Amerika'yla bir papaz yüzünden papaz olduk. Acaba bütün bu kavga bir papaz yüzünden miydi?

Elbette ki hayır. Amerika bütün bu çıkar kavgasına papaz kılıfı uydurmayı ihmal etmemişti, kendi kamuoyunun mütedeyyin bölümünü sevindirmek için.

Zira bu mevzunun çok daha derinde nedenleri var.

NATO cenderesini kırıp Çin ve Rusya'dan silah ve füze almamız gibi... Şanghay Beşlisi'ne yakınlaşmaya kalkmamız gibi...

***

Kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi kanatlarıyla uçabilen güçlü bir Türkiye istemiyorlar... Ortadoğu'nun patronu haline gelmiş bir Türkiye hele hiç...

Amerika'ya kafa tutan bir Türkiye hiç işlerine gelmiyor... AB'ye posta koyan bir Türkiye hele hiç...
IMF'ye borçlandırarak kendilerine bağlamaları her zaman tercih ettikleri siyasetti, Türkiye bunu artık yutmayacağını gösterince kızdılar...

Ülkemizi AB ile oyalamak tesirli bir yöntemdi. Türkiye uyanıp başka seçenekler aramaya başlayınca, kafasını kaldırıp Çin'le falan flört etmeye, Rusya'yla yakınlaşmaya kalkınca alarm zilleri çaldı.

Bizi aşağılayan, tehdit eden, küçümseyen, sürekli dışlayan Avrupa yerine, bizi adam yerine koyan, bize saygı duyan Asya...

Adamların olağanüstü bir ticaret potansiyeli ve çok zengin doğal kaynakları var. Bizi uçuracaktır.

Erdoğan seçimleri ardı ardına kazandıkça çıldırıyorlar. Onu devirmek için daha başka ne yapabilirler, göreceğiz.

SON DAKİKA