Amerikalı bir gazeteci, "Korku: Beyaz Saray'da Trump" adında bir kitap yazmış. Kitap henüz yayımlanmamış. Ama kitabın bazı bölümleri Washington Post gazetesine sızdırılmış: Trump'ın Esad'ı suikastla ortadan kaldırmak istediği... Beyaz Saray'da ulusal güvenlik kaygısıyla Trump'ın önünden bazı belgelerin çalınması...
Bitmedi, Beyaz Saray'da çalışan üst düzey bir görevli Trump'a karşı yönetim içinde oluşan direnişi detaylarıyla açık etmiş. Ortalık karışmış. Trump çok kızmış. Öyle ki, Başkan daha soruşturma açmadan Beyaz Saray çalışanları, "biz böyle bir şey yapmadık" diye günah çıkarmaya başlamışlar...
Öte yandan, Amerika'da ara seçimlere yaklaşık altı hafta kaldı. Demokratlar'ın Temsilciler Meclisi'nde ve Senato'da çoğunluğu sağlaması Trump'ın elini kolunu bağlayacağı anlamına geliyor. Kamuoyu anketlerinde Trump'ın popülaritesi yüzde 36 bandına düşmüş durumda... Amerika'da bu seçimler Trump'a yönelik bir çeşit referandum hükmünde...
Gel gör ki Trump, "ben gidersem ekonomi çöker, haliniz perişan olur…" gibisinden twitlerle Amerikan halkına, "kıymetimi bilin" demeye çalışıyor. "Korkunun ecele faydası var mıdır, yok mudur?" Bunu bir süre sonra göreceğiz...
***
Diğer yandan, savaşların temel nedeni: Küresel güçlerin dünyayı yeniden paylaşma arzularıdır. Haliyle cereyan eden hadiselere bu perspektiften bakmak lazım...
Örneğin: Afrika'da şiddet hareketlerinin sistematik biçimde artması... Latin Amerika'da siyasal ve sosyal krizlerin tırmanması... Ukrayna'da Donbas bölgesi lideri Zaharçenko'nun öldürülmesi... Hindistan'ın S-400 dahil birçok modern savaş aparatıyla donanması... Afganistan ve Pakistan üzerinde Rusya ve Çin'in etkisinin yoğunlaşması... Afganistan'da Çin'in askeri üs açmak istemesi... 300 bin askerin katılımıyla Rusya ve Çin'in Vostok-2018 tatbikatını düzenlenmesi... Listeyi daha fazla uzatmayalım.
Hasılı, Suriye'de savaşın sonunun geldiği ve İdlib'in son dönemeç olduğu söylemleri gerçeği yansıtmıyor. Zira bu tip yorumlar dünya genelinde patlak veren savaşların gerçek nedenleriyle örtüşmüyor...
