Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Okumaya başladım

Yarısına da yaklaştım... Gene çok sürükleyici yazmış tabii hergele, elden bırakılamıyor, af buyurun memişhanede bile okuyorum, "bitmesin" diye de yavaş yavaş okuyorum.
Hayır, "Türkleri kızdıracağı" söylenen yerine henüz gelmedim, kızacağımı da pek sanmıyorum. Bir romana kızmak, çemişlere özgüdür.
Dan Brown'un son romanı: "Yitik Simge"... Ama adının bu çevirisi "entel" kokar şimdi... Jane Austen'in "Gurur ve Önyargı" romanını bizim kadın okur anlasın diye "Aşk ve Gurur" yapanlar, bunu da herhalde "Kayıp Sembol" diye çıkaracaklar. Aralık ayında okuyacaksınız.
Ya da okumayacak, filmini bekleyeceksiniz. İki yıla kadar çekerler, gene Tom Hanks oynar tabii.
Ya da bu konuyla hiç ilgilenmeyeceksiniz, kafanızı "maaş farkları ne zaman ödenecek" ya da "bedelli askerlik çıkacak mı" soruları kurcalayacak. Meşrebinize kalmış.
Anlayana yazıyorum: Dan Brown bu kez de, beklendiği şekilde, "masonların sırları" konusuna el atmış... ( O kadar bekleniyordu ki, taa dört yıl önce, David A. Shugarts diye bir uyanık, "Dan Brown'un yeni romanında anlatacağı şeyler" diye ayrı bir kitap yazıvermişti! Attığını da tutturdu tabii.)
Roman, görünürde masonluk sırlarını anlatıyor ya, aslında hiçbir şey anlatmıyor ve açıklamıyor. (Bunu da masonların "kalbini kırmadan" başarmış.)
Tıpkı "Da Vinci Şifresi"nde yaptığı gibi, bu konuda da ortalıkta dolaşan, havada uçuşan, genelgeçer söylentilere yaslanmış.
Romanda elbette bir kötü adam var, dünyayı ele geçirmeye, daha doğrusu masonların insanlığa çağ atlatacak büyük sırrının açıklanmasını ve buna bağlı bilimsel deneyleri engellemeye çalışıyor, "hafiyemiz" Robert Langdon da (filmde Tom Hanks) onunla mücadele ediyor...
Romanın hızlı okunmasının sırrı da, tıpkı önceki eser gibi "bir senaryo olarak" düşünülmüş olmasında yatıyor: Brown, "nasıl olsa bunu da film yapacaklar, dolarcıklar cebime gelecek" demiş, hem okura hem filmcilere kolaylık sağlamış.
Elbette bana hemen, Nicholas Cage'in oynadığı filmi hatırlattı. Orada tapınak şövalyelerinin gizli hazinesi, burada da tapınak şövalyelerinin mirasçıları olan masonların gizli zamazingoları... (Zamazingoyu da açıklayalım: Beyin gücüyle cisimleri hareket ettirme marifetiymiş.)
Üstelik çok da güncel... Brown, hangi dünyanın, hangi dönemin okuruna seslendiğini hiç unutmamış. Romanın içinde Black-Berry'den Google'a kadar bütün elektronik teknoloji harikaları yer alıyor...
Yazarımız, aslında, ortalama Amerikalı'nın gizli ya da açık kompleksini, "niçin bizim de Avrupa gibi köklü bir tarihimiz yok" endişesini hem sömürmüş, hem de ona ilaç bulmuş.
Tıpkı Nicholas Cage'in o filmi gibi, burada da Washington şehrinin göbeğinde, Capitol binasının altında birtakım dehlizler, gizli geçitler, kovuklar, kurukafalar, kemikler, işaretler, simgeler...
Hiç olmayacak şeyler. Hafif bön, çocuk ruhlu, ortalama Amerikalı bu tür tatlı palavralarla mutlu olur.
Bakalım bizde de kaç Amerikan çocuğu bu adamı ve bu romanı ciddiye alacak, bir "piyasa işine", bir "tüketim malına" bir "edebiyat eseri" muamelesi yapıp göklere çıkaracak, uzun uzun "irdeleyecek"... Aklımda şimdiden birkaç isim var. Onlar kendilerini bilirler.
Tutulacak yol bellidir efendim: Bu romanı mutlaka okuyunuz, "hoşça" birkaç gün geçiriniz, keyif alınız ama asla ciddiye almayınız.
Dan Brown dostumuza bundan sonra yazacağı yeni bir roman için de "tüyo" vereyim: Uzaylıların gelişini anlatsın, 2012 yılına da yetiştirsin. Peynir ekmek gibi satacaktır.
Nereden mi biliyorum? En önce ben alırım da ondan!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA