Lafı tükettiler, o geyiği bıraktılar...
Çünkü "Al Capone geyiği" daha cazip geldi. Daha olmazsa, "bizim patrona vergi cezası kestiler" diye ağlarsın, yiğide konu mu bulunmaz?
Laf dediğim, AKP kongresi ve de alavere dalavere başbakana çakmaca...
Bu tür "muhalif gazeteciliğin", tuttukları partiye seçim kazandırmaya yetmeyeceğini çok söyleriz ama dinlemezler.
AKP'de parti içi demokrasi yokmuş... Şuradan belliymiş: Bülent Arınç, kendisini MKYK listesine aldığı için başbakana teşekkür etmiş. (Ne yapsaydı? Elini mi ısırsaydı?)
Niçin partinin genel başkanlığına başbakandan başka aday çıkmamış?
Niçin çıksın?
Daha kurulur kurulmaz iktidara gelmiş ve bu işi, yani ülke yönetimini de yedi yıldan fazladır kesintisiz götüren, üstelik son seçimde yüzde 47 gibi okkalı bir oy toplamış partide aksayan, yürümeyen nedir ki genel başkanı devirmek için farklı bir aday çıkacaktır?
Bu parti, CHP gibi, tam elli dokuz yıldır tek başına seçim kazanamayan, üstelik bir dönem de meclis dışı kalarak "tarih yazmış" bir parti midir ki yeni ve değişik bir başkan arayışı içine girmelidir?
Beğenmeyen de gidiyor ayrıca, işte Mustafa Sarıgül'ün gittiği gibi buradan da Abdüllatif Şener gitmedi mi? Kuruver başka bir particik, geliver iktidara... Elini tutan mı var?
Bir de çemkiriyorlar bize, "yazamazsın yaa, yazamazsın yaa"... AKP'de parti içi demokrasi yok, yazamazsın yaa...
Niçin yazamayacakmışım? AKP benim babamın partisi mi? Aha yazdım:
AKP'de parti içi demokrasi yoktur.
Hemen de sorarım ama: Hangi partide vardır?
Aynı gün DTP kongresi de vardı, Ahmet Türk'ün yeniden başkan seçilmesi sizi neden şaşırtmadı? İki satırınızı okuyamadık bunu eleştiren.
CHP bir "tek adam diktası" yaşamıyor mu? Hep yaşamadı mı?
Yoksa Atatürk döneminde, İnönü döneminde CHP bir demokrasi bahçesi miydi?
Haaa, demek ki, "sistemi" sorgulayacaksın, kendi tuttuğun partiyi kayırıp ötekine vurmak yerine.
Sistem dediğim şimdilerde Kenan Efendi'nin anayasasıdır, seçim kanunudur, siyasi partiler kanunudur.
Hani şu, memleketi kurtardığı için toz kondurmadığınız kişinin "dizayn ettiği" sistem... Taşeronu da, Profesör Orhan Aldıkaçtı.
Buna asla yanaşma, her türlü açılıma başından karşı çık, sonra da iktidar partisinin içinde demokrasi yok diye bağır çağır, yaptığına gazetecilik desinler.
Efendim başbakan bu partiler kanununu niçin değiştirmiyor?
Niçin değiştirsin? Türkiye'nin geleceğini ipotek altına almışsın, "bürokrasi diktasının sürmesi" için kılıf hazırlamışsın, sonra kılıf tersyüz olmuş, o silah başkasının eline geçmiş, niçin kullanıyor diye kızıyorsun... Cumhurbaşkanına olağanüstü yetkiler vermişsin, bunu da "ilerideki cumhurbaşkanlarının da nasıl olsa emekli bürokrat olacaklarını" varsayarak yapmışsın, hesap Bağdat'tan dönünce, köşke halkın temsilcisi gelip de o yetkileri kullanınca şarlıyorsun...
Uyy ne mutlu sana bu yaman muhalefet anlayışıyla!
