Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Ayar verirler

30 Ağustos hepimizin bayramı mıdır, bürokrasinin bayramı mıdır?
Bu soruyu sormaya cesaret edebilenler arkasından şu soruyu sorma noktasına da geleceklerdir tabii: Türkiye Cumhuriyeti hepimizin devleti midir, bürokrasinin ön ve arka bahçesi midir?
Hepimizin, öyle ya... İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitle, cart curt... Yerseniz...
Peki bu ülkede hükümet, herkesin hükümeti midir, "cahil halkın" hükümeti mi?
Çünkü onu dağdaki çoban seçmiştir, falan filan.
Böyle yaparsan, bir gün birisi gelir, sana ayar çeker.
Senin gibi yüksek bir şahsiyetle ya da "çantasına bakılan" dilber bir mankenle ne yazık ki oyu eşit sayılan dağdaki çobanın önümüzdeki pazar günü sana çekeceği ayarı göreceksin, az kaldı.
Gelelim bir başka ayar uzmanına, başbakana...
Bu ülkede 30 Ağustos, seksen sekiz yıldır "ordu bayramı" olarak kabul edildi.
Böyle olduğu için de halk, hiçbir zaman, bu bayramda "dini bayramlarda" duyduğu coşkuyu ve sevinci duymadı.
Biri bin dört yüz yıl sonra bile heyecan yaratıyor, öteki seksen sekiz yıl sonra "tatil fırsatı" olarak algılanıyor. O da resmi dairelere ha, dükkanlar açık, "özel sektör" işinin başında.
Laf aramızda, seksen sekiz yıl sonra Türk halkının Yunan halkıyla "görülecek bir hesabı" da yoktu ve kalmamıştı. Kıbrıs, halkın değil, Ankara bürokratlarının meselesiydi.
Ordu bayramı olarak kabul edilen 30 Ağustos günlerinde, ordu hep "ev sahipliği" yaptı.
Bu ülkenin başbakanı, ister Adnan Menderes olsun ister Bülent Ecevit, kuyruğa girdi, "tebrikleri kabul eden" genelkurmay başkanının elini sıktı.
Çünkü başbakan dediğin "gelip geçiciydi"...
Bugün "önemsiz işlere bakmasına lütfen izin verilirdi", yarın "fazla ileri giderse" kendini idam sehpasında bulabilirdi!
Aslına bakarsanız efendim, "siyaset" de sivillerin uğraşmalarına "maalesef" izin verilmek zorunda kalınmış ve cahil halkın kime vereceğini bilemediği gereksiz oylarıyla oluşan "kötü" bir şeydi.
Artık öyle olmayacaktır.
İşte bunun için "basın postalcıları" da huysuzlanıyorlar.
Artık 30 Ağustos bayramlarında, tebrikleri ordu adına genelkurmay başkanı değil, devlet ve millet adına bu ülkenin başbakanı kabul edecektir!
"Emrindeki memurlar olan" askerler de onun elini sıkacaklardır.
Doğrusu ve "makul" olanı da budur.
Başbakan onun "amiri", cumhurbaşkanı da "başkomutanıdır" çünkü.
Bütün demokratik ülkelerde olduğu gibi!
Ne kızıyorsunuz? Bugün Erdoğan, yarın seçim kazanırsa "sizinki" canım... Sırayla bu işler...
Ama hangi renkte olursa olsun bu ülkenin cumhurbaşkanı, meclis başkanı, başbakanı... Onlar ordunun emrinde değildirler, ordu onların emrindedir.
Şuna kendinizi bir alıştırsanız "normal" bir ülke olma yolunda bir adım daha atacağız.
Yeter ki "evet oyu yüzde 70'in altında çıkarsa kabul etmeyiz" diyen serserilerden olmayınız.
Onların ayarları da yakındır. Tekliyorlar, içleri bozuk, iki vida sıkmak gerekiyor. Dışarıdan usta çağırmaya gerek yok, kendi patronları alacak eline on iki-on dört anahtarını, kendisi sıkacak...
Sinyallerini veriyor çünkü. Tasfiye sürecini Internet'in medya dedikodusu sitelerinden izleyebilirsiniz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA