Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

"Devlet sanatçılığı" denilen saçmalık kaldırılmalıdır

Efendim bendeniz havaalanlarının o özel salonlarını hiç sevmem. İki fincan beleş kahve ve de iki lokma domatesli peynir ekmek uğruna hiç tanımadığım insanlarla ayaküstü memleket meselelerini tartışmaktan hoşlanmadığım için...
Birileri tarafından, hem de genellikle sabahın köründe "esir alınmayı" sevmiyorum. Gören yapışıyor çünkü.
Salonuna girmem ama uçakta paraya kıyıp "önde" giderim tabii, beleş portakal suyu uğruna değil, yanım yörem boş olsun da rahat edeyim diye. (Göbek sığmıyor, daral geliyor, yemeği de hep üstüme döküyorum!)
O beleş kahve uğruna sekiz takla atanlar vardır. O salonda "görünmek" için dokuz takla atanlar vardır. Böylece "varolduklarını" ve diğer insanlardan üstün olduklarını hissederler.
VIP... Very important person... Ya da CIP... Commercially important person... Nereden çok önemli kişi oluyorsun kardeşlik, bu sene bilmemkaç milyon lira ciro yaptın diye?
"Devlet büyükleri" bu kapsamda. Bir de "devlet sanatçıları"...
Türkan Şoray da devlet sanatçısıymış meğer. (Devlete büyük hizmetleri dokunmuş olmalı.) Geçenlerde uçağa geç kalmış, VIP kapısına yönelmiş, geçirmemişler.
"Ben devlet sanatçısıyım" demiş, "nereden bilelim" diye bir cevap almış.
Sinirlenmiş, çantasında "devlet sanatçısı kimliği" varmış, inadına göstermemiş.
Türkan Şoray bu devlet sanatçılığı saçmalığına razı olduysa yirmi sene evvel, "ayrıcalıklı muamele" istemekte haklıdır. Fakat adı yetmeli, bir de kart göstermek zorunda bırakılmamalıydı. (Televizyonda reyting rekorları kırdığım yıllarda bana da basın kartı soranlar vardı. Üstelik önce bakıp sonra da "bu kart geçmez, ehliyet falan yok mu" diyenler... Ben de inat eder, ehliyetimi çıkarmazdım.)
Şoray'ı çok iyi anlıyorum. Ama devlet sanatçısı kimliğine sığınmamalı, "benim adım Türkan Şoray, bu ülkede yaşıyor ve tanımıyorsan senin öküzlüğün" diyebilmeliydi.
Öyle ya, Gülriz Sururi için "o kadın vaktiyle tiyatrocuymuş, doğru mu" diye sorabilen pırıl pırıl Orçunlar'ın yaşadığı bir ülkede...
Devlet sanatçıları devlete mi hizmet etmişlerdir? Hadi Devlet Tiyatroları'ndan emekli olanı anlayalım da...
Sanata hizmet etmişlerdir, topluma hizmet etmişlerdir, insanlara hizmet etmişlerdir, insanlığa hizmet etmişlerdir, devlet nereden çıkıyor?
1971 yılında, faşist cunta döneminde, faşizme uşaklık eden bürokratlar tarafından icat edilmiş bir "bürokrasi ödülüdür" bu.
Devletle bir sorun yaşamamış, suya sabuna dokunmayan, yerleşik düzene çıkıntılık, aykırılık etmeyen, yani "solcu molcu olmayan", bir zamanlar çok güldüğümüz bir deyimle "pasaport alabilen" sanatçılar böylece maaşa da bağlanmışlar, daha da ehlileştirilmişlerdi.
Sanatçı olsaydım, "devlet sanatçısı" ünvanını reddederdim. Belki ağzımı da bozardım.
Tıpkı koca bir sanat anıtı olan Ara Güler'in yapmış olduğu gibi.
"Ancak komünist ülkelerde devletin sanatçısı olur" demişti...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA