Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Çerkeees Etheeem...

Kuvvetleriniii...
Tamaaamen imha edereeek...
İsmet Paşa hayatının son demlerinde televizyonda anlatırdı, Ethem'i nasıl yokettiğini.
Torununa da sorardı: "Anladın mı?"
Cevap gelirdi: "Anladım paşa dede!"
Şimdi Ethem'in yeğeni Güner Kuban Milli Eğitim Bakanlığı'nı mahkemeye vermiş, 250 bin lira manevi tazminat istiyor, "çocuklara onu hain olarak öğretiyorlar" gerekçesiyle.
Ethem'in "hain" olduğuna ilişkin hiçbir devlet belgesi yok. Bunu meclisin dilekçe komisyonu açıkladı.
Ethem'i hain ilan edenler, Kemalistler'in İsmetçiler fraksiyonudur.
Gerekçe olarak da elbette Ethem'in "Yunanlılar'a sığınmış" olması gösterilir.
Fakat ne hikmetse onunla birlikte Yunan ordusuna sığınmış olan ünlü Kuşçubaşı Eşref Bey'e toz kondurulmaz! Birine hain denir ötekine milli kahraman.
Her ikisi de, İttihatçılar'ın gizli örgütü Teşkilat-ı Mahsusa'nın yerel yöneticileriydi.
Kurtuluş savaşını örgütleyenlerin, sonradan CHP'ye dönüşecek hani bütün o Müdafaa-yı Hukuk Cemiyetleri'ni falan kuranların, silahlı direnişi de başlatanların (ilk kurşunu atan Hasan Tahsin de dahil olmak üzere) hep İttihatçı Teşkilat-ı Mahsusa'nın yerel kademeleri ve İttihatçı subaylar olduğu, Kemalist eğitim tarafından doksan beş yıldır gözlerden kaçırılmıştır.
Hep bunun "kendiliğinden bir halk hareketi" olduğu söylenmiştir.
Yalandır. Halk on yıl süren savaştan yorgun ve bezgindi. Bunu anlatan "Yorgun Savaşçı" dizisi işte bu nedenle günümüzün Ankaralı İttihatçıları tarafından yakıldı.
İstiklal Mahkemeleri de, devrimleri savunmak için falan değil, bir ara sayısı skandal boyutlarına ulaşan "asker kaçaklarını" asmak amacıyla kurulmuştur!
1919-1920 yıllarında, ilk döneminde Anadolu direnişinin bir değil, iki lideri vardı.
"Yeni ve düzenli bir ordu" kurulmasını isteyen Mustafa Kemal Paşa ve direnişin "gerilla savaşıyla" yürütülmesini isteyen Ethem Bey.
İkisi de birbirinden daha az vatansever değildi.
Maç ortadaydı.
Amaç "yeni bir devlet" kurmaksa Mustafa Kemal haklıydı, "elde kalan devlet parçasını" savunmaksa belki Ethem.
Ethem Bey bağımsız hareket etmek istiyor, Ankara'nın emirlerine uymamakta direniyordu. İsmet'le de bu yüzden fena halde papaz olmuşlardı.
Sonunda Ankara kazandı, İsmet'e bağlı birlikler Ethem'in çetelerini düşman ilan ederek bozdular ve dağıttılar. Yani, "ihtilal kendi evlatlarını yer" kuralı işledi.
Ethem Bey'e de, vurulup öldürülmekten ya da Hergele Meydanı'nda asılmaktansa Yunan'a iltica etmekten başka çıkar yol bırakılmadı. "Karşı tarafa" geçmekle kendi efsanesini de bitirdi.
Peki, Ethem Bey'in stratejisiyle kurtuluş mümkün müydü?
Son ve kesin darbe indirilemezdi. Savaş çok uzun sürerdi. Yunan ordusu yıpranırdı yıpranmasına da, Anadolu'yu boşaltacak, İzmir'i bırakacak kadar kötületilebilir miydi? Belki 1922'de değil 1932'de sonuç alınırdı, o da, belki.
Ama Mustafa Kemal'in, salt kurtuluştan öte, "başka" projeleri de vardı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA