Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Bari onun kadar akıllı olun

Necip Türk matbuatı lafın kolayını buldu: Ölen çok yaşlıysa "çınar devrildi", orta yaşlıysa "duayen bilmemne", daha gençse "usta bilmemne", hiçbir numarası yoksa da "deneyimli bilmemne"...
Benim arkamdan ne yazarlar acaba?
Seksenlikler bize "süt kuzusu" dediklerine göre, acaba "afacan gazeteci" falan mı derler?
Yok canım, hiçbirşey dememeyi, yok saymayı tercih ederler!
Umurumdaydı sanki.

***
Profesör Türkan Akyol vefat etti. Çok büyük bir kayıpmış.
Çünkü bir "Atatürk kızıymış"...
Aman bari Muazzez Hanım kendine mukayyet olsun, Atatürk kızlarının sayısı giderek azalıyor.
Merhume niçin bir Atatürk kızıymış bakalım?
Çünkü Nihat Erim kabinesinde sağlık bakanlığı yapmış. Türkiye'nin ilk kadın bakanı. Atatürk ilkelerine "inançla" bağlıymış.
(Demek ki Atatürkçülük alt tarafı bir "iman meselesi"ymiş, bilinç değil! Celal Bayar da "onu sevmek bir ibadettir" dememiş miydi?) Türkan Hanım ve arkadaşları, 1. Nihat Erim Hükümeti'nde bakmakla yetinmediler.
İstifalarıyla meşhurdurlar. Başka da bir numaraları olmamıştır.
Biz hatırlayalım, gençler de öğrensinler:
12 Mart darbesi yapıldığında, "hem Kemalist hem Marksist" birçok ahmak, bunu hasretle beklediği 9 Mart darbesi sanıp heyecanlanmıştı...
Çünkü darbe muhtırası, "anayasanın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele almaktan" falan dem vuruyordu...
Nelerdi bunlar, belli değildi. Bu bir aldatmaca, bir göz boyamaydı. Sol bu zokayı yuttu.
Bugün bile, 27 Mayıs'ın, 12 Mart'ın, 12 Eylül'ün "Atatürkçü darbeler" olduğunu sanan sersem sayısı az değildir.
Aynı sersemlerin "solun manevi lideri" sandıkları İsmet İnönü, cuntanın kurdurduğu kukla hükümete hem bakan, hem de düpedüz başbakan verdi, başbakan!
O başbakan da, "gelin çocuklar, hep beraber Atatürkçülük yapacağız" diye on bir kişiyi düpedüz kandırdı: Türkan Akyol, Atilla Karaosmanoğlu, Osman Olcay, Atilla Sav, Talat Halman, vs.
Bunlar esas olarak CHP'li ya da CHP kafasında bürokratlardı. Fakat onlar bile mart ayından aralık ayına kadar, dokuz ay ancak dayandılar.
Hükümetin Atatürkçülük'le falan alakası olmadığını, solu ezmek için kurulmuş düpedüz faşist bir hükümet olduğunu, tek marifetinin de Amerika'nın (Nixon yönetiminin) emirlerini uygulayıp haşhaş ekimini yasaklamak olduğunu farkettiler...
Kullanıldıklarını anlayıp istifa ettiler.
Biz de bugün, bazı CHP'lilerden ve CHP'yi destekleyen ahmak Marksistler'den, Kılıçdaroğlu'nun ve CHP yönetiminin solculukla molculukla alakasının olmadığını ve Batı çıkarları için çalıştığını anlamalarını bekliyoruz!
Bakalım merhume kadar olsun zeki ve dürüst çıkarlar mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA