Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Aşk-ı Memnu'yu izlerken...

Çok zamandır bir TV dizisi için ekran başına oturmamıştım. Fakat Aşk-ı Memnu'nun sezon finalini izledim.
Neden mi?
Çünkü gerçekte diziyi değil, sabahtan beri tırnaklarını yiyerek diziyi bekleyen ve daha ilk sahnede çığlıklar atmaya başlayan üç genç kadını izledim!
Öyle açık yürekli ve sevimliydiler ki, "dizilere odaklanamıyorum" deyince, "heyecandan ölmek üzereyiz, kim bilir ne hallere gireceğiz, bize bakar, eğlenirsin" demeyi ihmal etmemişlerdi.
Ne yalan söylemeli, haklı da çıktılar!
Hem şimdi buraya düşeceğim notların belki medya ve iletişim semiyolojisi üzerine çalışanlara bir faydası olur!

***

Dizi reytingde rakipsizmiş.
Ayrıca o akşam televizyonu açık olan her iki kişiden biri Aşk-ı Memnu izlemiş.
O sırada "Hepimiz Bihter'iz" haykırışlarının ortalığı inlettiğine tanık olan benim için reyting sonuçları pek de şaşırtıcı değil.
Zihnimde ise şu soru kaldı: "Mutsuz yenge" olmaya duyulan hevesin ve yasak aşka bu güçlü desteğin kaynağı ne?
Aşkın sınır tanımayan hakikatine inanmaktan mı?
Yoksa alttan alta gençleri etkisi altına alan "biz mutsuzuz, herkes mutsuz olsun; bu kaostan çıkan aşk olsun!" mantığı mı belirleyici olan?
***

Gördüm ki, Nebahat Çehre'nin dinç ve güzel görüntüsüne saygı duyuluyor fakat Firdevs Hanım'a fena halde gıcık olunuyor.
Onun ve Matmazel'in eleştirel biçimde kalkan kaşları bizimkileri kızdırıyor.
Bir ara asıl "eros halesi"nin Nihal'in başı üzerinde dolaştığını söyleme gafletinde bulundum. O zaman bana da fena halde bozulundu.
Anladım ki, Bihter ve Behlül'e laf yoktu! İlginçti!
Oysa hatırlıyorum, Halit Refiğ'in 1970'lerin ortasında çektiği dizide Müjde Ar'ın müthiş oynadığı Bihter karakteri izleyiciyi bir türlü yanına çekememişti.
Salih Güney'in canlandırdığı Behlül deseniz...
Cıvıklıktan uzak ve kafası karışık bir çapkındı o. Ama izleyiciden bugünkü Behlül'ün aldığı desteğin zerresini alamamıştı.
***

Neyse...
Dizideki iş görüşmesi bölümlerinde ya tuvalete gidildi ya da günün dedikodusu yapıldı.
Beren Saat'in topuklularla yürüyemeyişiyle, beyaz kepinin üzerindeki gözlükleriyle dalga geçildi ve limonluktaki sevişme, yakalanacaklar korkusuyla "ayyy, eyvah, aman aman" diye bağırış çağırış içinde izlendi.
Ve finalde üç genç kadın karar verdi: "O evde yaşanmaz, ne o öyle, iç içe!"
Dayanamadım, içimden geçeni söyledim: "O ev olmasa, bütün bunlar yaşanır mıydı!"
Hangi ilişki zamandan ve mekândan bağımsızdır ki!
Hangi şiddetli arzu tenhalıkta filizlenir!
Ama zaman değişti!
Şimdi koca dünya, Halid Ziya Uşaklıgil'in konağı kadar küçük artık!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA