Göztepe'deki İzmir Türk Koleji'nin bahçesini bilir misiniz?
Bahçeyi çepeçevre saran okul binalarının arasında üç katlı bir köşk vardır.
150 yaşında bir köşk.
Uşakizade Köşkü.
İzmir'in kurtuluşunun altıncı gününde, yani 14 Eylül 1922'de buraya ilk kez gelir Mustafa Kemal.
Uşakizade Muammer Bey'in altı çocuğundan en büyüğü olan Latife Hanım'la burada tanışır.
Sonraki yıl... 22 Ocak 1923'te nikâhları yine bu köşkte kıyılır.

***
Geçen Pazar akşamüstü şakır şakır yağmur vardı İzmir'de. Huysuz bir rüzgâr bütün körfezi etkisi altına almıştı.
Herkes evlerine çekilmişti.
Göztepe'deki Uşakizade Köşkü ve bahçesi ise bambaşka bir dünyaydı sanki.
Jeneratörlerin gürültüsü çevreyi sarmıştı. İki vincin yardımıyla kaldırılan dev spotlar köşkün giriş katını ve balkonunu aydınlatıyordu.
Bahçede park etmiş karavanların çevresinde Kurtuluş Savaşı döneminin kıyafetleri içinde askerler dolaşıyordu.
Makyaj odası olarak kullanılan karavanda Oscarlı İtalyan ekip harıl harıl çalışmaktaydı.
Onca koşuşturmaya karşın yüzlerde ne bir tatsızlık, ne de yorgunluk emaresi vardı. Çünkü herkes muazzam bir filmin çekiminde görev almanın tatlı heyecanı içindeydi.
***
Yıllar sonra tekrar yönetmenlik için kolları sıvayan sevgili Zülfü Livaneli'nin Veda adlı filminin setlerinden biri de Uşakizade Köşkü'nde kurulmuştu.
Karşıma birden Salih Bozok ve Gazi Mustafa Kemal'in karşıma çıkmasının nedeni buydu!
Mustafa Kemal'le Latife Hanım'ın nikâhının kıyıldığı masanın yanı başındaki koltuklarda oturup sohbet ettik Zülfü Livaneli'yle.
Çekimlerin gidişinden ve alınan sonuçlardan çok memnundu.
Sohbet sırasında bir yandan etrafı gözlerken içimden "işlerin telaşsız fakat böyle tıkır tıkır yürüdüğü, güleryüzlü ve yumuşacık bir set ortamı görülmemiştir" diye geçirdim.
Belli ki, Zülfü kendi ruh halini ve davranış dilini sete de yansıtmıştı.
Ama düşünün...
Tam dört bin beş yüz kostümün dikildiği, Ayvalık'ın ve Alaçatı'nın sokaklarının 1800'lü yılların Selanik'ine dönüştürüldüğü, Atatürk'ün Dolmabahçe günlerinin bile canlandırıldığı bir filmden söz ediyorum! Dile kolay
***
Merak edeceksiniz, biliyorum.
Filmin konusu ne?
Şimdilik "off the record" kalacak noktalara hiç girmeden şu kadarını söyleyeyim: Film Atatürk'ün çocukluk arkadaşı ve yaveri Salih Bozok'un son derecede dramatik hayat öyküsünü anlatıyor. Selanik'ten Dolmabahçe'ye, sıkı arkadaşlıktan umutsuz intihar girişimine uzanan bir hayat!
Ben filmin vizyona gireceği tarihi iple çekmeye başladım bile...
Ha... Söylemeden geçemeyeceğim!
Sevgili Zülfü'yle sohbet ederken odaya Latife Hanım girivermez mi!
Boy pos, hal tavır...
Bir anda 1922'ye ışınlanmış gibi oldum.
Neden sonra fark ettim, karşımdaki kadın genç kuşağın güçlü oyuncularından Ezgi Mola'ydı.