Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Bayram sofraları ve nostaljinin suçu!

Geçen gün bir arkadaşım "ailecek oturduğumuz bayram sofraları artık pek tenha ama annemin sarması hâlâ var" demişti; "bayram duygusunu yaşamam için bu yemeğin evin her yanını saran kokusunu almak yeterli..."
Öyledir, bayram sofralarının rengi, kokusu, tadı, atmosferi bambaşkadır.
Alelade çatal bıçak tabak takımı ve sofra örtüsü kaldırılıp bayramlıklar özenle ortaya çıkartılır.
Coşku daha kapıda başlar. Torunlar kapıda karşılanıp kucaklanırken...
Hal hatır sorulur, büyüklerin ellerinden öpülür, harçlıklar, hediyeler verilir.
Sonra tabaklar, sesler, sözler birbirine karışır.
O kargaşa bir anda tatlı bir melodiye dönüşür.

***

Ama hayat işte! Zaman hep aynı kalacakmış sandığımız ve keyif aldığımız âdetleri bile kılıktan kılığa sokuyor, çözüyor, süpürüyor.
Bakıyorum, bayram sofraları gitgide tenhalaşıyor.
Hatta aile yemekleri dışarıya taşınıyor; bir lokantada topluca oturulup bir şeyler atıştırılıp kalkılıyor. Artık ne o tören havası, ne çocuk cıvıltısı!
Bayramlar da ya koşuşturmaca içinde geçiyor ya da bayram öncesinde çalışıp didinerek bitkin düşenler tatili fırsat bilip köşelerine çekiliyor.
Olabilir! Oluyor!
İşin biraz gülünç, biraz acıklı ama aslında gayet sıradanlaşmış tarafı da şu...
Telefonda aile büyüklerine "Bayram yemeği mi? Babam çok mu istiyor? Vallahi ne güzel olurdu ama biz burada olmayacağız, gidiyoruz, siz kendi aranızda yiyin anneciğim" diyen gençler daha sonra internetteki sitelere, sözlüklere, forumlara, bloglara "ah çocukluğumun bayram sofraları!" diye özlem yazıları döktürüyorlar!
***

Şu nostalji var ya...
Geçmişe, geçmişimize özlemle yanıp tutuşarak anıları geri çağırma hali hani...
(Sözcüğün kökeni de anlamlı. Nostalji "yurt özlemi" demek. Yoksa diyorum, insanın geçmişinden başka "yeri, yurdu" yok mu?)
Pek çok güzel şey hayatımızdan bu kadar kolayca çekip gidiyorsa, bunu kolaylaştıran şeylerden biri de o nostalji!
Alın işte çocukluğumuzun bayram sofraları örneğini...
Hatırlamak pek hoş ve duygulu bir hal. Üstelik pek kolay!
Tatmin oluyoruz! Sofraya oturmamıza gerek kalmıyor!
Oysa hani...
Madem o kadar bayılıyoruz bu geleneğe, madem o kadar özlüyoruz...
Ninemiz, dedemiz hayatta olmasalar bile, biz sürdüremez miyiz?
Sürdüremiyorsak neden?
Problem varsa eğer, nerede?
Modern hayatla yüzleşmeye bu sorulara cevap vermekle başlayabiliriz.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA