Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Alışverişin dolduramadığı boşluk!

Bir hastanenin kafesindeydim.
Yanı başımdaki masada kalabalık bir aile vardı.
Üşüyen içlerini çay içerek ısıtmaya çalışıyorlardı.
Belli ki aileden biri ciddi bir ameliyata alınmıştı.
Saatler beklenince geçmek bilmez ya!
Masadakilerin arasında yüzü endişeden kararmış halde oflayıp duran genç kadın bir ara kayboldu. Çok sürmeden elinde iki paketle geldi.
Annesinin "kızım, ne alaka şimdi bu tabak çanaklar?" diye söylendiğini işittim. Oysa genç kadının yüzüne renk gelmişti.
Bekleyiş sürdükçe alışveriş seferleri de sürdü.
Tam kalkarken dikkatimi çekti. Genç kadın bu kez paketten mor renkli bir babet ayakkabı çıkarıyordu!

***
Canımız sıkıldığında...
Güvenlik duygumuz hafifçe sarsıldığında...
Kendimizi iyi hissetmediğimizde...
Alışverişe çıkıp bir şeyler satın almanın meşum hazzının havayı nasıl dağıttığını biliriz!
Ama ipin ucunu kaçıranı alttan alta aşağılamayı da severiz.
Alışveriş çılgını kimdir? Diyeceksiniz ki, tuzu kuru şapşalın tekidir ya da tüketim kültürünün zavallı kölesidir!
Oysa o kadar basit değildir! Bir yandan da hissederiz ki, hayat yoksul veya zengin dinlemeden hepimizi o "çılgın"lığın eşiğinde tutmaktadır.
Çözüm tutumluluk mudur?
Günümüzde tutumluluk bile satın alma hazzını en uygun ana; yani zirve noktasına saklamak anlamını taşımıyor mu?
***
Geçtiğimiz hafta dünya alışverişle ilgili iki gün yaşadı.
Biri, Amerika'dan bütün dünyaya virüs gibi yayılmak üzere olan "Kara Cuma" (Şükran günü ertesi indirimli alışveriş çılgınlığı) geleneği...
Diğeri ise ilk olarak 90'ların başında Kanadalı sosyal eylemcilerin icat ettiği "Buy Nothing Day" ("Bugün hiçbir şey satın alma" günü!) adlı alışverişi protesto etkinliği!
İlginç nokta şu...
Buy Nothing Day etkinliğine katılanlarda hemen ertesi gün deli gibi alışveriş yapma eğilimi gözleniyormuş!
***
Neden böyle?
İri laflarla tüketimi pompalayan popüler kültürü suçlamak ve "ah şu kapitalizm!" demek sorunu çözüyor mu? Hayır!
Tam burada durup...
Alışveriş çılgınlığının insanda oluşturduğu "bolluk ilüzyonunu" düşünmek gerekiyor.
Adı üstünde, bir yanılsama bu!
O yüzden de modern hayatın tek tek her birimizin içinde yarattığı o muazzam "boşluğu" dolduramıyor.
Kilit nokta o işte!
Satın alarak, sahip olarak, biriktirerek dolduramadığımız o boşluğu sorgulamanın vakti gelmedi mi? Nedir o? Nasıl dolar?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA