Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Tv'lerdeki ramazan hocaları ve halk...

Televizyonlardaki ramazan hocaları ve onlara sorulan sorular sağ olsun...
Bir kanaatim iyice kesinleşti.
Bu toplum kuşaklar boyu nasıl bir talim terbiyeden geçtiyse artık...
Soru soranın yaşı kaç olursa olsun...
Karşısındaki ister edebiyat, ister fizik, ister inkılap tarihi, ister ilahiyat hocası olsun...
Aradaki ilişki "bilgi" ve "öğrenmek" üzerinden kurulamıyor.
Anında bir "otorite ilişkisi"ne dönüşüyor.
Sanki hoca anasından hoca doğmuş.
Soruyu soranın kulağına da bir ses sürekli "cahilsin sen cahil kal!" diye fısıldıyor.
Maalesef gerçek bu!

***

Karşısında bir hoca bulunca, samimiyetle bir şeyler öğrenmek isteyen yok denecek kadar az!
Ama bakın, göreceksiniz ki, "bir bilen" tarafından onaylanıp şişinmek isteyenler ya da "bir bilen"in otoritesini sorgulayıp sarsmaya yeltenenler ne çok!
Hele o hal! O halimiz...
Hocaya soru sorarken içimiz titriyor. Neden? Şimdi doğrusunu öğreneceğiz, diye değil tabii! Acaba hocayı etkileyebildik mi; onun üzerinde bir iz bırakabildik mi, diye!
Bu yüzden öğrenemiyoruz işte! Bu yüzden ezbere yükleniyoruz.
***

Taraf'ta dini konularda kalem oynatan Ramazan Rasim televizyonlardaki ramazan hocalarına sürekli "orucu şu bozar mı, bu bozar mı?" diye soranlara kızmış, bir yandan da dalgasını geçiyordu... "Kardeşim CERN'de 'Tanrı parçacığı' deneyi değil ki bu, 1400 yıldır orucu aynı şeyler bozuyor, sakatlıyor, aynı şeyler de bozmuyor." Haklıydı! Üstelik tam da dediği gibi, sorular nedense sanki yıl boyunca özenle hazırlanıp ramazan ayını bekliyor ve Çin işkencesi gibi tane tane soruluyordu.
Ama bu madalyonun bir de öteki yüzü var.
Hocaların olduğu taraf yani...
Artık o tarafı da sorgulamak gerekmiyor mu?
***

Madalyonun hocalar tarafında neler olup bittiği ve bunun toplumsal zihniyete nasıl yansıdığı konusuna şöyle bir giriş yapabiliriz...
Hani insanlar tv'de bir astronom veya astro fizikçiyi dinlediklerinde; "aman canım, ben astrolojiye inanırım daha iyi, hem çok daha eğlenceli" duygusuna kapılırlar ya...
Ramazanda her kanalda birer birer boy gösteren ilahiyatçılar da alttan alta aynı problemin kapısını açtıklarının farkındalar mı?
Üstelik bazıları var ki...
Hurafelere savaş açacağım diye çabalarken yolları "ilahiyat dini" vaaz etmeye çıkıyor.
Olmuyor tabii!
Ramazan geçince, her seferinde hoca bir yana, halk öte yana düşüyor!
Bunu not düşeyim de, uzmanları isterlerse, tartışsınlar.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA