Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları: 'Biri her an TV'yi kapatabilir!'

Sürekli değişenlerle hiç değişmeyenler aynı madalyonun iki yüzü gibidirler. İstedikleri "hakikat" değil, "haklı çıkmak"tır! Fakat akıp geçen zaman iki tarafa da kötü davranır. Sürekli değişenler iyi olan ne varsa, koruyamaz, ellerinden kaçırırlar. Hiç değişmeyenler ise kusurlarıyla birlikte yaşlanırlar.

***

Globalizm: Güneşin battığı ve doğduğu yalan. Işıklar hep açık!
***

Ne için yaşıyoruz? Hedefimiz ne? Bu soruyu herkes kendi meşrebine göre cevaplayacaktır. Ama olup bitenlere bir deney laboratuvarını gözlemler gibi bakarsanız göreceksiniz ki, yığınların tek hedefi var: İşi, gücü bitirdikten sonra eve dönüp TV izlemek.
***

Bugünlerde kimi ihtiyarlara bakıyorum da... Dünyadan ayrıldıktan sonra gözleri kesin arkada kalacak. Televizyon ekranında...
***
TV dedim de, John Cheever'ın "A vision of the world" adlı öyküsünü bilir misiniz? Şöyledir... Kadın yolda giderlerken dönüp direksiyondaki kocasına "içimde kötü bir his var sevgilim" der. Kocası konuşmaya zorlayınca anlatır kadın: "Sanki televizyondaki aile dizilerinden bir karaktermişim gibi hissediyorum kendimi. Yani hoşum, giysilerim güzel, mizah duygum yerli yerinde, çok tatlı çocuklara sahibim. Ama içimdeki korkunç his hep şunu fısıldıyor: Dikkat, biri her an televizyonu kapatabilir!"
***
Aşk edebiyatı gözleri çok pohpohlar ama gerçekte şıpsevdidir gözler, daldan dala, bir gözden ötekine konarlar. Oysa eller takıktır, inatçıdır, âşıktır. Şiddetle özlerler birbirlerini.
***
Dünyaya açılan pencerenin önüne çektiğimiz o güzel ve eprimiş tül! Tahayyül!
***
Anlamak... Çoğu zaman acı çekmeyi göze almayı gerektirir. Bu yüzden daha baştan anlamak istemeyiz.
***
Anlamak... Yer değiştirmeyi, belki pozisyonunu kaybetmeyi gerektirebilir. Konfor hep daha ağır basar ve anlamazdan gelmeyi tercih ederiz.
***

Öğrenmek için başkalarına ihtiyacımız var ama anlamak için zamana ve yalnızlığa...
***

Yaz akşamları... Çok seviyorum yaz akşamlarını ama bir yandan da hava kararınca içime çöken tedirginliği uzaklaştıramıyorum. Turgut Uyar ne güzel demişti: "Bir akşam nasıl tutulur kırılmadan/ böyle ince, böyle görkemli."

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA