Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Uzatmaya gerek yok, bakınca görünüyor!

Bir süredir dünyaya ve özellikle güncel siyasete fikrimi dolandırmadan, konuyu eveleyip gevelemeden gayet basit bir açıdan bakmayı deniyorum.
Zor tabii...
Okumuş yazmış, ömrü boyunca entelektüel mecralara girip çıkmış, her düşünceyi yokuşa sürmüş, hislerini dahi sorgulayıp durmuş biri için basit bir bakış ve yalın bir kıyasla tatmin olmak zor. Fakat deneyince oluyor, güzel oluyor.
Ferahlık veriyor.
Daha önemlisi şu ki, zihni berraklaştırıp kalbi güçlendiriyor.
Ancak yanlış anlaşılmasın! Yumuşak bir bakış değil bu.
Müşfikken kararından caymayan, öfkeliyken gözü kararmayan bir yalınlık hali!
Keskin ve kesin bir bakış.

Hemen olmuyor.
Ben de ağır ağır öğreniyorum...
Nereden?
Hayır! Kitaplardan değil, dümdüz hayattan...
Hadi daha açık söyleyeyim; sokaktan, halktan, geleneğin gündelik hayata yansıyan derin birikiminden öğreniyorum.
"Bir kişinin özünü arıyorsan, sözüne değil gözüne bak" derler ya, onun gibi bir şey bu da.

***

Şimdi "neresi ferahlık bunun?" diye soracaksınız, "nasıl"ını merak edeceksiniz, biliyorum.
Biraz şaka biraz gerçek, şöyle örnekleyebilirim.
Bir noktadan sonra bin bir sofistikasyonla ulaşamayacağınız bir "tekamül" noktasına ulaşıyorsunuz.
Ve sonunda Koray Çalışkan veya Kadri Gürsel neyi savunursa, tam tersinin doğru olduğuna ikna oluyor; bunun bir kanaatten öte hakikat olduğunu fark ediyorsunuz.
Ya da karşınıza ormanları savunan pek militan çevreci biri çıkıyor.
Ona insanları da soruyorsunuz...
Fakat eyvah!
İnsanları savunmak ne kelime, nefret ediyor! "Cahil çoğunluğun mümkünse yok olacağı bir tarihi iple çektiğini" dile getiriyor. İşte o zaman hiç uzatmıyor, onun ve arkadaşlarının gündeme getirdiği "yalan çevrecilik" dosyasını kapatıyor, içiniz ferah biçimde kendi ormanınıza koşuyorsunuz.
***

Okumuş yazmış ve "yuttuklarını" hiçbir zaman hazmedememiş malum kesimin halkla arasındaki mesafe de tam buradan doğuyor. 1.5 TL'ye mazot vaatleriyle yine piyasa yapmaya başlamalarına aldırmayın hiç!
Halk, onlara bakıp "gözlerinden" tanıyıveriyor.
Halk, onların pıs pıs seslerinin arkasına gizlenen şiddeti, otuz iki diş gülümseyişlerinin sakladığı tiksintiyi biliyor.
Ne kendilerini ne de bir başkasını hakikaten sevmişler... Nerede kaldı halkı, milleti sevsinler. Vallahi, öyle uzun uzadıya felsefe yapmaya, analizlere girişmeye gerek yok!
Bakınca...
Apaçık görünüyor yahu!


YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA