Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

İktidar iktidarlığını, muhalefet de muhalefetliğini yapacaktır...

Yine 1950'lerin o Ankara gününü hatırladım. Annem Çarşamba pazarından dönmüştü.
Kahkahalar atarak başından geçeni anlattı.
Pazardaki tezgahlar arasında sebzeleri meyveleri seçmeye çalışırken bir dilenci yaklaşmış yanına.
Akla gelecek ne kadar kötülük varsa bunları sayıp, bunların annemin başına gelmemesi için sadaka vermesi gerektiğini söylemiş.
-Kocan ölmesin, evin yanmasın, çocukların hastalanmasın... Allah rızası için bir sadaka ver, demiş.
Annem bu dilenme tarzına çok sinirlenmiş.
Dilenciyi azarlamış...
-Hep kötü şeyler söylüyorsun. Böyle dilenilir mi hiç, diye azarlamış dilenciyi...
Dilenci de annemin bu sözlerini dinledikten sonra ona şu cevabı vermiş:
-Hanım, hanım... Kırk yıldır dilencilik yapıyorum. Şimdi nasıl dileneceğimi bana sen mi öğreteceksin? "Nereden hatırladın" bu olayı derseniz.

Ümit veren açıklamalar
Başbakan Erdoğan'ın DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'le yaptığı görüşmeden sonraki açıklamaları okuyup ümitlendim.
Başbakan Erdoğan bu görüşme hakkında şöyle konuşmuştu:
-Bugün TBMM çatısı altında çok önemli bir toplantıyı gerçekleştirdik. Bir sürecin içindeyiz bugün yapmış olduğumuz toplantıyla geleceğe yönelik umutlarımızın daha da arttığı inancındayım. Milletimiz birlik, beraberlik, dayanışma istiyor. Anneler gözyaşı dinsin, çocuklar ölmesin istiyor. Kan ve ölüm olmasın istiyor. Hepimiz bunu istiyoruz...
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk de, bir diyalog ortamının sağlanmasından dolayı umutlu ve mutlu olduklarını söyledikten sonra "Görmek istediğimiz tablo, halkımızın, Türkiye'nin kucaklaştığı süreçtir'' demiş ve şöyle devam etmişti:
- Hepimize önemli görev ve sorumluluklar düşüyor. Bu sorumluluk bilinciyle çabalarımızı sürdüreceğiz. Biz, genel olarak bu süreçte bir projeyle ortaya çıkmanın doğru olmadığını ifade ettik. Bunu zaman içinde daha olgunlaştıracak, toplumun her kesimini düşüncesini alacak bir sürecin başlaması konusunda, düşüncelerimizi ifade ettik. Umuyorum ve inanıyorum ki daha güzel günlere, daha mutlu günlere hep birlikte kavuşuruz, kucaklarız o günleri...

Deniz Baykal'ın sözleri

Bu açıklamaların ertesinde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın açıklamasını izlerken, o dilencinin anneme söylediklerini ister istemez hatırladım...
CHP Genel Başkanı ise, Erdoğan-Türk görüşmesini NTV'deki canlı yayında şöyle değerlendirmekteydi:
-Bugün görüşmeye gittiği DTP'nin yetkilileri bu görüşmenin aslında kiminle yapılmakta olduğunu açıkça ifade ediyorlar. Bu görüşmeler daha gündeme gelmeden önce Kandil görüşmelerinin kiminle yapılabileceğini söylemişti. Ve onların arasında DTP de vardı, kendisi de vardı, İmralı da vardı. Bunların arasında ayrım olmayacağı ifadesinden anlaşılmıştı. Aynı şeyi İmralı da söylüyordu, 'bunların her birisiyle görüşülebilir' diye. Görüşmenin muhatabı hiç kuşku yok PKK'dır. PKK'nın çeşitli biçimlerde yansımasıdır. Bunu saklayarak, gerçeği örtbas ederek bir yerlere varmak mümkün değildir. Önce bu tip işlerde samimiyet, dürüstlük esastır. Ne yapıldığının açıkça ortaya konması esastır.
Evet... Baykal'a "Böyle siyaset yapılır mı? Senin bir siyasetçi olarak görevin barışı, uzlaşmayı, çözümü teşvik etmek olmalıdır. Oysa sen sürekli gerginliği, çözümsüzlüğü, her çeşit krizleri ve hatta yargı darbelerini pompalıyorsun" demek geldi içimden.
Sonra düşündüm.
Böyle bir uyarıya herhalde o da, pazardaki dilencinin verdiği cevabı tekrarlayacaktı:
-Be adam... Ben 40 yıldır muhalefet görevini yerine getiriyorum. İktidarın ak dediğine kara demek değil midir Türkiye'de muhalefet. İktidar olsam elbet ben de barışı ve uzlaşmayı arardım. Ama Rabbim benim kaderimi muhalefet olmam üzerine belirlemiş. Şimdi sen bana mı öğreteceksin yani nasıl muhalefet olunacağını?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA