Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Geri dönüşü mümkün olmayan nokta geçildi...

Ne yazık ki gerçek dünyaya televizyon kanallarını izlediğimiz gibi bakamayız.
Televizyon ekranında yansıtılan görüntüler veya haberlerde anlatılanlar hoşumuza gitmediği zaman uzaktan kumanda aygıtı ile başka kanala geçebiliriz.
Bu da yetmezse düğmeye basıp kapatırız televizyonu.
"Being There" filminde Peter Sellers'in oynadığı bahçıvanı (Chance the Gardener) hatırlıyor musunuz?
Doğduğundan beri evden çıkmayan ve dünyayı televizyondan izleyen Bahçıvan, 40 yaşında ilk kez New York caddelerine çıktığında kendisini tehdit eden siyah derilileri elindeki uzaktan kumanda aygıtı ile yok etmeye çalışmamış mıydı?
Bugünün Türkiye'sindeki siyasal ve sosyal çalkantıları yansıtan olayları izlerken, uzaktan kumanda aygıtı ile başka kanala kaçıp bu olayları görmezden gelmek mümkün değil.
Çünkü bunlar gerçek dünyamızda varlar.
Einstein fizikçi meslektaşlarına "Gerçekler teoriyi doğrulamadıkları zaman gerçekleri değiştirin" diye öğüt verirmiş.
Bu fizik olaylarını incelerken mümkün olabilir.
Isı veya basınç gibi gerçekleri değiştirip, teorinizi doğrulayabilirsiniz belki.

Gerçekler ve teoriler

Ama sosyo-politik gerçekler görmezden gelinseler bile varlıklarını da etkilerini de sürdürürler.
Bu gerçekleri doğru anlarsanız bunları da, bunların üzerine bina edilen teorileri de değiştirebilirsiniz.
Türkiye'nin çoğulcu demokrasiye geçiş sürecinde bazı gerçekler ne kadar değişseler de, adına "Rejim" denilen "Otoriter Devlet Teorisi" değiştirilemedi.
Bu iki zıt olgunun yani "Çoğulcu ve özgürlükçü demokrasi" ile "Otoriter devlet" temsilcilerinin birbirleri ile çatışmaları sonucunda, sivil siyaset de, üniformalı ve üniformasız bürokrasi de zaman zaman hukuk dışına itildiler.
İçinde bulunduğumuz dönem bu çatışmanın zirveye tırmandığı gelişmelere sahne olmakta.
Kendilerini "Cumhuriyet Muhafızları" olarak gören kesimler "Devlet" yönetiminin seçilmiş siyasetçilerin eline geçmemesi için her türlü yöntemi mubah gören söylemlerin ve hatta eylemlerin sahipleri konumundalar.
Daha doğrusu görüntü böyle.
"Gerçek"in bir yanı da böyle...

Uyumsuzluk gerçeği

Ama bir başka gerçek de, bu anlayışın çoğulcu ve özgürlükçü anayasal demokrasi rejimi ile birlikte var olmasının imkânsızlığını vurguluyor.
Yakın geçmişe kadar demokrasi ile askeri darbelerin birbirleri ile nöbetleşe iktidarı devralarak devam edebilecekleri bile kabul ediliyordu.
Ama artık bu da mümkün değil.
"Yeni gerçekler" ortada ve bunlar eskilere göre çok farklı.
Üstelik eskiden de var olan ama görmezden gelinebilen ek gerçekler de, şimdi tüm etkileri ile sosyo-politik sürece olumlu ve olumsuz katkılarını yapmaktalar.
Kısacası iç dinamikler de dış konjonktür de değişti.
Şimdi "Devlet teorisi"nin de yeni bir anlayış ve yeni bir anayasa ile değiştirilip gerçeklere uyarlanmasının zamanıdır.

Akıl ile ihtirasın zıtlaşması

Saddam Irak'ındaki gibi bir "Baas" modelinin de, Tayland'daki gibi "Askeri demokrasi" modelinin de bu ülkede uygulanmaya çalışılması, onarılması imkansız siyasal felaketlere yol açabilir.
Bir başka deyişle Türk siyaset yaşamının topyekün demokratikleşmesi yolunda "Dönüşü olmayan nokta" geçilmiş durumda.
Ortak aklın ve yurtseverliğin gereği, bu sürecin yansımalarının kısır bir iktidar kavgası biçiminde değil çağdaş uygarlıkla uyum yolunda yenilenme arayışları olarak değerlendirilmesidir.
Akıllarının boyu ihtiraslarında daha kısa olan ve hem yurt hem de dünya gerçeklerini algılama kabiliyetleri sıfır düzeyinde bulunan siyasetçilerin ve generallerin, yakın dönemlerde Yugoslavya'yı ve Irak'ı hangi noktalara götürdüklerini hiç unutmamalıyız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA