Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Ne bütün askerler ne de bütün yargıçlar tümden yanlıştır

Bazı Silahlı Kuvvetler mensuplarının artık gizlenemeyen hataları kamuoyuna yansıdığı için sık sık "Asker" diye başlayan cümleler içinde bu meslek mensuplarını hedef alan toptancı eleştiriler yoğunluk kazanmaya başladı.
Son olarak 27 Mayıs 2009'da Hakkâri Çukurca'da yedi erin şehit olmasına sebep olan "Mayın faciası" nın sorumluları anlaşıldıktan sonra bu eleştirilerin dozu haklı olarak arttı.
Daha önce "Balyoz" veya "Kafes" diye bilinen darbe girişimi projelerini anlayışla karşılamaya çabalayan gazetelerin yazarları bile "Mayın faciası" karşısında komutanlara "Kendiniz batıyorsunuz, başkalarını da yanınızda çekiyorsunuz" içerikli tepkiler göstermeye başladılar.
Buna karşı "Asker" adına konuşmakla yetkili komutanlar da doğal olarak savunma yapmaktalar.
Rahmetli Mareşal Fevzi Çakmak'ı anma töreninde Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ "Türk Silahlı Kuvvetleri'nde, moral, disiplin değerlerini, birlik ve bütünlüğü kimse yıkamaz" diye konuştu...
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Org. Hilmi Özkök ile Balyoz sanığı emekli Org. Çetin Doğan arasında süregelen polemik üzerine de Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Arslan Güner de "Emekli komutanlarımızın kendi takdirleridir. Ama bize soruyorsanız çok hoş bir şey olduğunu söylemek mümkün değil" diyerek görüş açıkladı.

Kimlikler ve nitelikler

Bu noktada bir mesleğin veya bir kurumun mensuplarının tümünün aynı niteliklere sahip olamayacaklarını hatırlamamız gerekiyor.
Yani mesela bütün askerler "Darbeci" değildir.
Kurumları insanlar oluşturur.
İnsanların da ahlaklısı ahlaksızı, bilgilisi cahili, bilinçlisi bilinçsizi, sorumlusu sorumsuzu vardır.
Konfüçyüs'ün yaptığı gibi her kimlik sıfatının tam anlamını belirleyecek nitelikleri bir insanda aramaya kalktığınız zaman, çok zorlanabilirsiniz.
O "Bir kişinin kralın oğlu olması prens olmak için yeterli değildir" demiş. "Prens adil, cesur, cömert, akıllı, yakışıklı olduğu zaman gerçek prenstir" diye vurgulamış Çinli bilge.
Şöyle bir düşünün.
Her "Baba" gerçekten baba olmaya layık davranışlar mı sergiler?
Bütün "Yargıçlar" bilgili, adalet duygusunu özümsemiş, sadece haklıyı arayan kişiler midir?
20 yaşını aşmış Türk erkekleri, askerlik yaptıkları dönemde "Doğru subay-yanlış subay" olgusunu da yaşayarak görmüşlerdir.
Ben bizim alaydaki bir üsteğmeni hiç unutamam.
O asker olmayıp, doktor, mühendis, yargıç veya başka bir meslek mensubu olsaydı, yine o mesleğin en iyisi olurdu.

İyi ile kötü bir arada
Hem insanları yönetip yönlendirmeyi, hem muhtemel hataları önceden görüp önlemeyi başarıyor, laubali olamayan bir samimiyetle diyalog kuruyor, bilgisi ile hepimizi etkiliyordu.
Ama aynı alayda ondan daha yüksek rütbede, hiç beğenmediğim subaylar da vardı.
Ben "Asker" genellemesi yapılınca hep o üsteğmeni hatırlarım.
Bütün mesele kıdem esasına göre rütbeler alınır ve yükselinirken, Türk Silahlı Kuvvetleri gerçekten "Asker" kavramının hakkını verenleri ön planda tutacak elemeyi yapabiliyor mu? "Mobbing" denilen ve kendi başarısını sergilemek yerine mesleğin başarılı mensuplarının yükselmelerini engelleyenlerin yöntemleri etkili mi oluyor?
Anayasaya sadık, demokrasiye bağlı, halkını aşağı görmeyen askerlerle, cuntacılar, üstelik komuta kademelerinde nasıl birlikte olabilirler?
Org. Başbuğ'un konumunda bulunsam herhalde ben de "Türk Silahlı Kuvvetleri'nde, moral, disiplin değerlerini, birlik ve bütünlüğünü de kimse yıkamaz" diye konuşurdum...
Ama davranışları ile mesleği yaralayanları korumak konusunda da farklı davranırdım herhalde.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA