Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Yaptıkları işi de, yetkilerini de abartanlar üzerine...

Hem kendinizi hem de yaptığınız işi önemseyeceksiniz.
Ama bunu fazla da abartmayacaksınız.
Köşe yazarı bir meslektaşım var...
Tatile çıktığı zamanlarda yazılarına ara verdiği için müthiş endişeler yaşar.
Yazılarının yayınlanmadığı günlerde devleti yönetenlerin boşlukta kalacaklarını düşünür.
Bir gün ona Metin Akpınar'ın canlandırdığı "Havlucu" tiplemesini hatırlatmıştım.
Kıbrıs gerginliklerinden birinde bir Ege kasabasının üzerinden Yunan jetleri geçer.
Havlucu o sırada berber koltuğunda tıraş olmaktadır.
Yunan jetlerinin geçtiğini camdan görünce yüzünde köpüklerle koltuktan kalkıp dışarı fırlar, yerden bir taş alıp, Yunan jetine atmak için gerilir.
O sırada Yunan jeti semada durur, Yunanlı pilot başının üzerindeki cam kapağı kaldırır ve aşağı doğru sarkar,
- Havlucu sen bu işe karışma, diye bağırır yukarıdan...
Bir de bulundukları mevkiden kaynaklanan yetkilerini abartarak kullananlar vardır.
Bunlara da eski İstanbul'un bir fıkrasını hatırlatırım hep.

Yetki meselesi

Musluklardan Terkos suyunun henüz akmadığı dönemde bir adam umumi helaya gider.
Su dolu ibriklerden birini alıp ihtiyacını gidermek için içeriye girerken, helanın bekçisi onu durdurur...
- Elindeki ibriği yere koy, o ibriğin yanındaki ibriği al, der.
Adama şaşkın, sorar:
- O ibrikle diğeri arasında ne fark var ki?
Tuvalet bekçisi kaşlarını çatarak cevap verir adama:
- Burada ben görevli olduğuma göre yetkimi başka türlü nasıl kanıtlayabilirim sana?
Sosyo-politik yaşamımızın sürekli gerginliklere ve kamplaşmalara dayalı olarak sürdürülmesini sağlayanlar da, bir başka sorunumuzu oluşturmaktalar.
Bunların iktidarda veya muhalefette olmaları bir fark yaratmaz.
Önemli olan pişirdikleri her çeşit yemeğin ana girdisinin aynı olmasıdır.

Hep aynı yemek

Temel ünlü bir aşçı ile tartışırken "Ben hamsi ile 100 çeşit yemek yaparım" demiş.
Ünlü aşçı şaşırmış.
- Mesela hamsi ile benim bilmediğim hangi yemeği yaparsın, diye sormuş.
Temel "Mesela hamsi ile baklava yaparım" deyince ünlü aşçı "Yeter, diğer hamsili yemekleri anlatma" diye bağırmış.
Toplumsal davranışlarımızı gözlemlerken, çevreye ve ortama uymak için kendilerini "Laik ama inançlı" olarak sunanlar, durup dururken Umre'ye gidenler ve vaaz içerikli konuşmalar yapanlar da dikkatimizi çeker.
Tenis tutkunu böyle bir tanıdığım, dindarların çoğunlukta olduğu bir toplulukta "Ben de günde 4-5 raket namaz kılarım" diyerek kendini anlatmaya çalışmıştı.
Onun "Rekat"ı "Raket" olarak telaffuz etmesi de dinleyenleri güldürmüştü tabii.

Ama ne namaz...

Dindar görünmeye çalışanlara da mynet.com'da okuduğum aşağıdaki fıkrayı ithaf ediyorum:
Bektaşi camiye gitmiş, en ince kurallarına kadar riayet ederek bir namaz kılmış.
Selam verip namazdan çıkacağı sırada imam efendinin tövbe ve istiğfar ettiğini görmüş.
- Hayrola imam efendi, ne günah işledin de bu derece derinden tövbe ediyorsun, diye sormuş imama...
İmam davranışının nedenini şöyle açıklamış:
- Daha ne günah işleyeyim? Ben siz Bektaşi'leri namazsız kişiler olarak bilir ve aleyhinizde konuşurdum. Şurada kıldığın namaza dikkatle baktım da hayran oldum, ne mükemmel namaz kıldın. Hakkınızda yanılıp gıybet ettiğim ve günahkâr olduğum için tövbe ediyorum.
Bu sözleri duyan Bektaşi gülümsemiş,
- Ah imam efendi, sen benim abdestsiz namazıma rastladın, eğer bir de abdestlisini görseydin iyice şaşırırdın, demiş.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA