Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Belgeler "Post-modern diplomasi"nin yansımaları mı?

Amerikan diplomatlarının her duydukları dedikoduyu "Bilgi" olarak Washington'a aktarmaları acaba post-modern diplomasinin bir yansıması olabilir mi?
Çünkü Amerikan diplomatları bile eskiden böyle değildi.
Örneğin Abdülhamit dönemindeki Amerikan Büyükelçisi Samuel Sullivan Cox'un dilimize de çevrilen "İstanbul Anıları" nı okuduğunuz zaman, bu büyükelçinin bir uzman tarihçisosyologmuş gibi Osmanlı'yı ve toplumu tahlil ettiğini görürsünüz.( a.g.e. Türkiye İş Bankası Yayınları)
Wikileaks belgeleri bir anlamda klasik diplomasinin sona erişinin işaretçisi de olabilir.
Çünkü diplomatlar genel olarak "Kadınların doğum günlerini hiç unutmayan ama doğum tarihlerini de asla hatırlamayan" mesleğin sahibi olarak bilinirlerdi.
Avusturyalı şair-mizahçı Karl Kraus ise "Diplomat gazetecilere yalan söyleyen ve kendi yalanını yazılı olarak gördüğünde buna inanan kişidir" diye daha gerçekçi tanımlamıştı bu mesleğin özelliklerini.

Akılcı siyaset

Sızan belgelere bakıldığında Amerikan diplomatlarının Washington'daki karar merkezinin kafasını karıştırmak için yalan doğru ayrımı yapmadan, ne buldularsa kriptolarına yüklediklerini görüyorsunuz.
Bereket Washington'da karar merkezinde bulunanlar, bu belgelere bakarak Amerika'nın dış siyasetini yönlendirmemişler.
Washington'dakiler bu belgelerin rüzgârına kapılsalardı şimdiye kadar Amerika'nın İran'a saldırmış olması işten bile değildi.
Veya Amerikan Dışişleri, Tayyip Erdoğan'la Abdullah Gül'ün birbirlerini tasfiye etmeleri süreci sona erene kadar AK Parti hükümeti ile temaslarını askıya alırdı.
Yani bu belgeler klasik diplomasinin sonunu işaret etse bile "Akılcı siyaset"in devam etmekte olduğunu da kanıtlıyor.

İşleri çok zorlaşıyor
Ancak bundan sonra yabancı ülkelerdeki Amerikan diplomatlarının hayatları eskisinden zor olacaktır.
Her merhaba dediğiniz Amerikalının sizin ağzınızdan çıkanları tam anlamadan ve doğruluklarını da kontrol etmeden Washington'a kriptoladığını bilmek, huzur kaçırıcıdır.
Mesela bu belgelere bakarsanız, evinin bahçesinde yetiştirdiği domatesi sofrasına taşımaktan başka bir ekonomik faaliyeti olmayan yazar arkadaşımız Sadık Albayrak metro inşaatçısıdır.
Sanki Türk parası konvertibl değilmiş ve İsviçre bankacılığı sanki Türk bankacılığından daha güvenliymiş gibi Başbakan Erdoğan'ın İsviçre bankalarında hesabı olduğu da, bir "suçlayıcı iddia" biçiminde kriptolanmıştır.
Yani Wikileaks belgelerinde yer alan iddiaları iç siyaset zeminine taşımayı düşünmek, bunu düşünenleri de Amerikan diplomatlarının durumlarına benzer konuma sokabilecektir.

Zekâ testi şart

Amerikan Dışişleri Bakanı Clinton, Wikileaks belgelerinde yer alan ifadeler ve iddialar dolayısıyla ilk iş olarak Davutoğlu'ndan özür diledi.
Bana göre Bayan Clinton'un ilk yapması gereken şey, bu belgelerin bazılarının yazarlarını zekâ testine sokmak olmalıdır.
Bu testi geçemeyen diplomatlar merkeze alınmalı ve ceza olarak da kendi yazdıkları belgeleri ezberlemeleri istenmelidir.
Bu şekilde "Soğuk Savaş" döneminin "Çirkin Amerikalı" imajının yerini "Aptal ve dedikoducu Amerikalı" imajının alması önlenebilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA