Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Türk seçmeni artık kifayetsiz muhterislere "hayır" diyor

Kişilere takıntılı siyasetin "Muhalefet" şeklinde sunulmasına ilk kez tanık olmuyoruz... 2'inci Abdülhamit'i deviren İttihatçılar'ın ona karşı duydukları nefretin dışında, ülkenin geleceğine dönük ne bir vizyonları ne de bir projeleri vardı...
Sonunda Osmanlı İmparatorluğu'nu çökertip, yok ettiler.
Kazan kaldırmak ve "İstemezük" bağırtıları arasında iktidardakilerin kellelerini istemek şeklindeki Yeniçeriler'den kalma geleneği 21'inci yüzyılda sürdürmeye çalışmak, akıl dışı olsa da bir gerçek...
Bu geleneği sürdürenler için ülkenin gelişmesinin, dünyaya açılmasının ve dünya ile her alanda rekabet edebilecek düzeye ulaşılmasının hiç önemi yok.
Bu anlayışın Turgut Özal'a karşı da sergilendiğini hatırlamıyor musunuz? 1980'li yıllarda 70 sente muhtaç olduğu söylenen Türkiye, barajlarını, oto-yollarını, Boğaz Köprüsü'nü yaptı, turizm ve ihracat hamlesini gerçekleştirdi, kambiyo rejimini de, dış ticaretini de serbestleştirdi, savunma sanayini kurdu, telekomünikasyonda çağ atladı...

ÖZAL OLMASIN DA...
Bir hatırlayın. 21'inci yüzyılın "Türk Asrı" olabileceğine inanmaya başlamamış mıydık Özal Reformları sonunda?
1991'de "Özal olmasın da ne olursa olsun" diyerek siyaset yapanlar iktidara geldiler... Türkiye'yi hem 28 Şubat post modern darbesine, hem de ekonomik iflasa sürüklediler. Çünkü "Özal nefreti"nden başka bir sermayeleri yoktu.
Şimdi yeniden farklı isimlerle aynı oyunu sergileyen kifayetsiz muhterislere bir sorun...
-Türkiye'nin geleceğine dönük projeleriniz nelerdir? Tayyip Erdoğan'a dönük takıntınız dışında, söyleyebileceğiniz bir söz var mı?
Çok yakın dünde 30 Mart seçimlerine dönük çok yoğun bir kampanya dönemi yaşadık. Herkes konuştu. Akılınızda kalan ve muhalefet partileri sözcülerinin gündeme getirdiği bir hayal projesi var mıydı?

HALK "ARTIK YETER" DİYOR
Ama bunlara destek veren takımın 3'üncü Köprüye de, yeni hava limanına da karşı olduklarını hepimiz biliyoruz. Bunlar için Boğaz'ın denizaltından geçilebilmesinin de bir anlamı yok aslında...
Bu tablonun sonucu ise Türk çok partili demokrasisinin kronik krizinin nedeni olan "Alternatifsizlik" sorunun yine gündemde olmasıdır.
Elinizi vicdanınıza koyun... Gülen örgütüne endeksli bir siyaseti "Muhalefet" olarak sunanların, Türkiye'nin geleceğine dönük bir iddiaları olabilir mi? Yani asıl mesele Erdoğan değil... Bıktırıcı bir tekrarın halkın oyları ile artık reddedilmesi meselesi var gündemde...
Dediğini yapan, projeleri bulunan ve kalıcı icraatı ile ülkeyi yarına taşıyan siyasetçi modeline, artık halk sahip çıkıyor...
Bu tür siyasetçilerin kifayetsiz muhterisler tarafından yok edilmesine artık izin vermiyor Türk seçmeni... Artık onların değerlerinin anlaşılması için ölmeleri ya da öldürülmeleri beklenilmiyor...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA