Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

2000’lerin dünyasından Soğuk Savaş yıllarına bir bakış

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kızılcahamam'daki konuşmasının en çarpıcı yanı, bugünün koşulları içinde, Soğuk Savaş'ın başlangıç yıllarını ve Türk-Amerikan ittifakının oluşum dönemini yorumlamasıydı...

Farklı bir ortam
Gerçekten de bugünün çok merkezli dünyası 1945-50 arasında olabilseydi ve Demir Perde ötesine sürüklenmek tehlikesi bulunmasaydı, acaba Türkiye yine bir Amerikan uydusu konumuna girer miydi? Batı Bloku içine kabul edilmemizi sağlayacak ilk adım 1946'da çok partili demokrasiye geçilerek atıldı. 1947'deki Truman Doktrini ile ve 1948'deki Marshall Planı ile başlayan süreç ise, 1950'de Kore'ye asker göndermemize ve nihayet 1952'de NATO'ya girmemize dayandı.

Yunanistan örneği
Unutmayalım ki bu süreci Türkiye gibi Amerikan blokuna sığınarak yaşayan ülkelerin sayısı az değildir. Mesela 1945-49 arasında yoğun bir iç savaş yaşayan Yunanistan bunların başında gelir. Ancak Yunanistan'ın Almanlar tarafından işgal edilmesi onun ödüllendirilmesine dayanmış ve 1947 Roma Andlaşması ile 12 Adalar İtalya'dan alınıp Yunanistan'a verilmiştir. Truman Doktrini ile de Yunanistan Türkiye ile birlikte ABD koruması altına alınmıştır.

İspanya ve Portekiz
Franco'nun İspanya'sı ve Salazar'ın Portekiz'i de, bu sürecin sonunu "Hür Dünya Bloku" içinde yer alarak yaşamışlardır.
Kısacası 2'nci Dünya Savaşı'nı Nazi Almanya'sı karşısına geçmeden idare eden ülkeler rejimlerinin demokrasi olmasına bakılmaksızın Amerikan Bloku'na veya "Hür Dünya"ya sokulmuşlardır. Bunların dışında kalanlar da 1990'lara kadar Demir Perde'nin ötesinde yer almışlardır.

Yeni bir dünya
AK Parti iktidarı 1945-50 döneminin çok ötesindeki koşulların dünyasında Türkiye'yi yönlendiriyor. Özellikle Ortadoğu'da sahnelenen gariplikler sonunda müttefikimiz ABD'nin Türkiye'yi hedef alan terör örgütlerini silahlandırmasına kadar dayanmamış mıdır? Ya da Ankara ile Moskova'nın çeşitli konulardaki uzlaşmaları, Soğuk Savaş yıllarında düşünülebilir miydi? Ekonomide doların ve IMF'nin egemenliğinden kurtulma çabaları ise bu dönemin çarpıcı gelişmelerinden sadece biridir.
Sonuçta dün dündür bugün ise bugündür.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA