Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Macron’a kızmak kadar Fransa’ya da acımak gerekir

Açıkçası Fransa'nın Macron'una acımaktan başka ne yapabiliriz ki? Düşünün, Avrupa'nın en önemli ve ağırlıklı ülkelerinden birine devlet başkanı seçilmişsiniz. Aslında Macron'un siyasal geçmişinin olmadığı gözönüne alındığında kazayla gerçekleşmiş bir seçimdir bu. Ayrıca Fransa özellikle kadın-erkek ilişkilerinde edebiyatı ve sosyolojiyi derinine etkilemiş bir ülkedir. Bu ülkede bir ortaokul öğrencisinin kendisinden 20 yaş büyük, iki çocuklu öğretmenine aşık olup, daha sonra o öğretmeni kocasından ayırıp onunla evlenmesi ancak, bunalımı ve sapmayı konu alan romanlarda görülür. Ve bu çocuk Fransa'ya devlet başkanı olunca, bir takım işlerin yanlış gideceği de kesine yakın ihtimaldir.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz


Hata üstüne hata
Nitekim böyle de oldu. Fransa'nın yakın tarihte sömürgeci ilişkiler sürdürdüğü ülkelere dönük olarak hata üstüne hata yaptı Macron... 1'inci Dünya Savaşı sonrası haritalarının çizilmesinde Fransa'nın baş rolü oynadığı Lübnan'da ve Suriye'de olup bitenleri anlayamadı. Fransa'nın askeri müdahale ile iç savaşa sürüklediği ve Kaddafi'nin linç edilmesi ile sonuçlanan sürecin kurbanı Libya'da, sanki Fransa bir şey yapabilirmiş gibi taraf oldu. Ve işin en garip yanı gerek bu ülkelerdeki krizlerde gerekse Azerbaycan-Ermenistan savaşında hep Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı rakip olarak gördü...

İslam reformisti
Belki bu durum da aşılabilirdi... Ama son olarak Fransa'nın Müslümanların inançlarına karşı savaş ilan edip, Macron da İslam reformisti rolüne soyununca iş çığırından çıktı. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan haklı olarak Macron'un akıl sağlığının kontrol edilmesi gerektiğini söyledi. Macron'da bu gözleme kızıp Fransa'nın Ankara'daki Büyükelçisini geri çağırdı. Ve sanki böylece yaptığı hataları da geri çağırmış mı oldu?

Altun'un iki cümlesi
İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un iki cümlesi bu konuya ışık tutacak niteliktedir:
"- Bugün Avrupa popüler kültüründe Müslümanlarla ilgili gördüğümüz her şey, 1920'lerde Avrupa Yahudileri'nin şeytanlaştırılmasına ürkütücü biçimde benziyor."
"- Avrupa'nın Müslümanlara yönelik düşmanlığı ve onları tedip etme çabaları, giderek yaygınlaşan İslam, Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığından ayrılamaz."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA