Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ OKUR TEMSİLCİSİ - YAVUZ BAYDAR

Evet oyu, beyaz gömlek

Gazetenin 12 Eylül ile ilgili yazı dizisi, doğru zamanlaması ve kuvvetli içeriğiyle ses getirdi. Ancak dizide yer alan Malatyalı "Şeyho Dayı" röportajı, bazı iddia ve eleştirileri de beraberinde getirdi

SABAH, 28 Temmuz tarihli sayısında, 12 Eylül askeri darbesinin mağdurlarının anı ve anlatımlarını içeren kapsamlı bir yazı dizisi başlattı.
12 Eylül'ün Kararttığı Hayatlar başlıklı dizi, Türkiye toplumunda kapanmayan, derin yaranın izlerini gündemde tutma amaçlı, güçlü bir gazeteciliğin refleksleri üzerinden kurgulanmıştı.
Kitlesel tutuklamalar, keyfi yargılamalar, alabildiğine yaygın işkence, idamlar, yurttaşlıktan çıkartmalar, baskı düzenini meşrulaştıran hukuksal düzenlemeler ve kesintiye uğratılan demokrasi ile ortak hafızada yer eden; faillerinden hesap sorulamayan darbenin gündeme yeniden taşınmasının sebebi, onun ürünü olan anayasanın bir kez daha değiştirilmesi için düzenlenecek halkoylamasının tam da 12 Eylül'ün 30'uncu yıldönümüne denk gelmesiydi.
Dizinin ilk günü iki tanıklığa ayrılmıştı. Biri, MHP'nin o dönemde eğitimden sorumlu yöneticilerinden Hakkı Şafak Ses'ti. Diğeri ise darbeyi protesto etmek amacıyla 30 yıldır siyah giyinen, Malatyalı (ismi yanlışlıkla Şeho olarak yazılan) Şeyho Karakoç.
Karakoç'un portresi, Türkiye'nin insan yelpazesinden renkli bir kişiliği de okur gündemine yeniden taşımaktaydı aynı zamanda. Pek çok vatandaş gibi darbenin acısını yaşayan Karakoç, oyunun "evet" olacağını söylüyor ve ekliyordu: "Şimdiden tüm hazırlıklarımı yaparak 13 Eylül sabahı için beyaz bir gömlek satın aldım. Kenan Evren ve diğer işkencecilerin hesap vereceği günü iple çekiyorum."
Dizinin bu kısmı, bir "yalan haber" suçlamasına da neden oldu. Birgün gazetesi, ertesi gün Karakoç'la bir mülakat yayımladı.
Mülakatta Karakoç'un şu sözlerine yer verildi:
"Gazeteciler ÖDP'nin il binasına geldiler. Beyaz gömlek getirdiler. İlla gel, beyaz gömleği giy, böyle bir resmini çekelim dediler. Ben asla, imkânsız, kabul etmem, dedim. Sabah Gazetesi'nin muhabiri söyledi, bunları bana. Kabul etmememe rağmen, bu gazetedeki röportajdakilerin hiçbirini söylemediğim halde, bunları yazmış. Benim oyuma kimse karışamaz dedim. Oyumu kendim kullanırım dedim. Oyum kesinlikle 'hayır' dedim. Ama farklı yazmışlar. Ben bu haberle ilgili davacıyım. Şahitlerim var. Beyaz gömlek de ÖDP'nin il binasında duruyor. Sabah Gazetesi'ne manevi tazminat davası açacağım."
Eğer doğru aktarıldı ise, bu açıklama iki iddiayı - suçlamayı - içermekte.
Karakoç, SABAH'a oyunun "evet" olduğunu söylememiş.
Kendisine mizansen olarak bir beyaz gömlek teklif edilmiş.
SABAH'taki mülakat, iki muhabirin eseri.
Erhan Öztürk ve Malatya'da görevli Tahir Özçelik.
Sabah muhabiri Erhan Öztürk'ün açıklaması şöyle:
"Malatya Huzurevi'nde kaldığını öğrendiğim Şeyho Dayı'yı (Karakoç) 12 Eylül mağdurlarıyla ilgili yazı dizimiz çerçevesinde görüşmek üzere telefonla aradım. Telefonla görüştüğüm yurt müdürü Mahmut Özbulut, 'Şeyho Dayı sekiz yıldır burada kalır, her sabah 08.20'de huzurevinden çıkıp, akşam saat 18.00-19.00 sıralarında huzurevine geri döner' dedi. Bunun üzerine kendisine 'Şeyho Dayı referandumda ne yapacak, siyahlara veda edecek mi?' diye sordum. Huzurevi Müdürü 'Şeyho Dayı'yla her akşam muhabbet ediyoruz. Elinde bir beyaz gömleği bana getirerek '13 Eylül sabahı bu gömleği giyeceğim' diyor" dedi. "Şeyho Dayı'yı nasıl bulabilirim" deyince bana gidebileceği yerleri söyledi. Malatya muhabiri Tahir Özçelik'i telefonla aradım ve durumu anlattım. Yurt müdüründen tam adresi alıp Şeyho Dayı'nın bulunduğu yere gitmesini ve fotoğraf çekmesini istedim. Bir süre sonra kendisini bulmuş, telefonu Şeyho Dayı'ya verdi. Kendisine 'Referandumda ne yapacaksın?' diye sorduğumda 'Evet' diyeceğim. 13 Eylül'de darbecilerin yargılanma kararı çıkarsa da beyaz gömlek giyeceğim" diye yanıt verdi. 'Kendine aldığın beyaz gömlekle fotoğrafını çekebilir miyiz' diye sordum. 'Gömlek huzurevinde oraya gidemem' dedi. Ben de önceden aldığı gömleği simgeleyen bir başka beyaz gömleği fotoğraf çekimi için kullanıp kullanamayacağımızı sordum. Önce kabul etti. Ancak oradaki referandumda 'hayır' kampanyası yürüten bazı partili gençler, Şeyho Dayı'ya beyaz gömlekle fotoğraf çektirmemesi konusunda baskı yapmışlar. Bu baskı nedeniyle bize söylediklerinin tersini diğer gazeteye söylediğini düşünüyorum. Haberimiz doğrudur. Haberimdeki eksiklik, Şeyho Dayı'yla yaptığım konuşmayı kaydetmemektir."
Malatya muhabiri Özçelik de şunları anlatmakta:
"İstanbul'da görevli Erhan Öztürk, telefon açarak gazetemizdeki yazı dizisi kapsamında Şeyho Dayı'nın fotoğrafını çekmemi istedi. Şeyho Dayı ile irtibat kurmam için de Sosyal Hizmetler'e bağlı Huzurevi Müdürü'nün cep telefonunu verdi. Yurt müdürü telefonla gidebileceği yerlerin adreslerini bana bildirdi. Parti binasına gittiğimde Şeyho Dayı ile 4 partili daha vardı. Telefonla Erhan Öztürk'ü aradım, Şeyho Dayı ile bir süre görüştüler. Şeyho Dayı'ya fotoğrafını çekeceğimi söylediğimde kabul etti. Erhan Öztürk benden Şeyho Dayı'nın beyaz gömlekle giyinirken ya da gömleği elinde tutarken fotoğraf almamı istemişti. İlk başlarda kabul eder gibi oldu ama diğer odadan gelen bir partili, 'beyaz gömleği giyemez' dedi. Ben de 'Giymese bile yalnızca elinde tutsa da olur' dedim. Partili 'olmaz' dedi ancak bu sırada Şeyho Dayı 'Darbeciler yargılanırsa beyaz gömleği giyerim' dedi. Ben de 'tamam' dedim. Erhan Öztürk'ü aradım, Şeyho Dayı'nın beyaz gömlek ile fotoğraf çektirmeyeceğini söyledim. Kendisi de 'tamam' dedi. Ben vedalaşırken Şeyho Dayı, 'gömlek ne olacak?' diye sordu. Ben de 'senin için almıştık' dedim. Kendisine engel olan partiliye baktı ve 'Ben fikrimi söyledim' dedi. Ayrılacağım zamanda kendisine beyaz gömleği hediye ettim. Siyah gömlekli çektiğim fotoğrafları da gazeteye yolladım."
Yorum:
Karakoç "oyum evet" dedi mi, demedi mi? Muhabirlerin anlatımını gerçek kabul ederek böyle söylediğini savunmakla yetinilebilir. Ama, okurların haberlerle ilgili olarak zaman zaman ortaya çıkan (sözleri ifade eden kaynakların itirazına dayanan) bu tür suçlamalar konusunda güvenini tam sağlamak için çok uzun bir süredir en basit yöntemi öneriyorum: Yapılan mülakatlar mutlaka kayıt altına alınmalı ve saklanmalıdır.
Bunun bir gazete politikası olarak tüm bölümlere deklare edilmesi gerekiyor. Uygulamanın yazıişlerinde editörler tarafından izlenmesi, kritik ifadelere dayalı haberlerin kayıtları yoksa bunların yayılanmaması doğru olacaktır. Aksi halde, muhabir ne kadar güvenilir olursa olsun, "o öyle diyor, bu böyle diyor, doğrusu belli değil" noktasında, havada asılı kalınır.
Bu arada, "darbeciler yargılanırsa beyaz gömleği giyerim" sözünün farklı imalar içerdiğini de ekleyelim.
Ve şu soru: Haber öznesine bir obje alınması doğru mu?
Duyumlara (huzurevi müdürünün verdiği tüyo) dayanarak, Karakoç'a bir beyaz gömlek giymesi veya elinde tutması teklifi yapılmasında sakınca yok. Çünkü karar kaynağın kendisine bırakılıyor.
Ama gömlek satın alınması ve hediye edilmesi doğru olmamış. Gazeteci haberin yönünü ve içeriğini etkileyici her türlü davranıştan sakınmalıdır.
Bundan sonrası "fikri takip"te: 12 Eylül'de "evet" çıkarsa, muhabirler Karakoç'un kapısını bir kez daha çalmalı.
Elbette tüm bu eleştiriler, 12 Eylül dizisinin doğru zamanlamasını, ortak belleğe seslenen uyarıcı içeriğini bir kez daha övmemizi engellemiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA