Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ OKUR TEMSİLCİSİ - YAVUZ BAYDAR

İşten çıkartma davası

Bir sendikanın iş aktini feshetmesi, asli işi çalışan haklarını korumak olduğu için haberciliği tetikleyebilir. Geçen hafta öyle oldu. Ama haberin içerdiği unsurlara bazı itirazlar da var

Avukat Ayşegül Doğan Sırmagül, Sosyal-İş Sendikası hukuk müşavirliği görevine sendika başkanının odasına "yüzünü buruşturarak girdiği" için mi son verildi? 27 Ekim tarihli gazetenin baş sayfasında Asık Surat Davası başlıklı haberin oradan aktardığı bilgi böyleydi.
İç sayfadaki Başkana Surat Astı, İşten Atıldı başlıklı haberde, DİSK'e bağlı sendikanın, avukatı işten çıkarma nedenleri arasında "başkanın makamına surat asarak girmesinin" de olduğunun anlaşıldığı yazılmıştı.
Haberde diğer gerekçelere de yer verilmişti.
Bunlar arasında "sendika üyelerinin işten çıkarılması konularında beklenen hukuki görüşleri vermemek" iddiası da bulunmaktaydı.
Haber Ağustos ayında gerçekleşen işten çıkarma bildiriminden bu yana olup bitenleri anlatmakta, ayrıca Sosyal-İş Sendikası Genel Başkanı Metin Ebetürk'ün görüşlerini de içermekteydi. (Bu ifadelerde "somurtarak odaya girme" konusu da ele alınmakta, Sırmagül'e yönelik "somurtma meselesini cımbızla almış ve kullanıyor" suçlaması da dikkat çekmekteydi.) Sendika yönetim kurulu haberin "kamuoyunu doğru bilgilendirmek değil, gerçek dışı bir iddiayı magazinleştirerek dikkat çekmek ve sendikamızı kamuoyu nezdinde yıpratmak" amacını taşıdığını iddia ederek Okur Temsilcisi'ne başvurdu.
Uzun şikayet metninde öne çıkan noktalar şöyle:
Sendika Genel Başkanı Metin Ebetürk, muhabire "sözlü görüş vermeyeceğini, görüşünün yazılı olarak iletileceğini" açık bir biçimde ifade etmiştir. Ancak muhabirin ısrarı karşısında, söyleyeceklerinin "açıklama ya da görüş" niteliği taşımadığını ve açıklama olarak yayınlanmaması gerektiğini vurgulayarak ve bu konuda verilen güvenceye dayanarak konuyla ilgili olguları kısaca paylaştı.
Haberde daha sonra yazılı olarak iletilen Ebetürk'ün görüşü tek satır dahi yer almadı.
Yazılı görüşte Ebetürk, Sırmagül'ün işten çıkarılma gerekçesini şöyle ifade etti: "Sırmagül, iş akdi feshedilmeden önce sendikamızı hukuki merciler önünde temsil etmeye tek başına yetkiliydi. Vekil-müvekkil ilişkisine esas bu iş ilişkisinin temeli de güvendir; ancak Sırmagül'ün son dönemde içine girdiği tutum ve davranışlar nedeniyle bu güven unsuru ortadan kalkmıştır. Sırmagül'ün iş akdinin feshedilmesinin temel nedeni güven unsurunun ortadan kalkması ve bu koşullarda Sırmagül'ün sendikayı temsil etmesinin uygun görülmemesidir."
Sırmagül'ün iş akdinin feshedilmesi ile "Sendika Genel Başkanı Metin Ebetürk'ün makam odasına yüzünü buruşturarak girmesi" arasında da hiçbir ilişki mevcut değildir.
Bu husus DİSK Ankara Kadın Komisyonu ile yapılan görüşme sırasında Sırmagül'ün genel tutum ve davranışlarına ve uyum sağlayamadığına örnek olarak verilmiş; ancak kati suretle iş akdinin fesih gerekçelerinden birinin bu olduğu yönünde bir ifade kullanılmamıştır.
Haber gazetenin birinci sayfasında 'Asık surat davası' başlığı ile yer almıştır. Haberde sunulan biçimiyle bir dava söz konusu değildir. Avukat Sırmagül, iş akdinin fesih bildiriminin yapılmasının ardından, "işe iade" davası açmıştır ve dava dilekçesinde "asık surat" vb. hiçbir gerekçe ya da dayanak kullanmamış; iddia öne sürmemiştir.
Ayrıca haberde DİSK Ankara Kadın Komisyonu ile sendika yönetimi arasında gerçekleşen görüşme de çarpıtılarak sunulmuş; söz konusu görüşmede Ebetürk'ün Sırmagül'ün iş akdinin feshi gerekçelerinden biri olarak "makam odasına yüzünü buruşturarak girmesini" saydığı iddia edilmiştir. Bu görüşmede Ebetürk böyle bir gerekçeyi kati suretle ifade etmemiştir.
Ayrıca haberde Genel-İş Sendikası üyesi olduğu öne sürülen Ayla Han, Sosyal- İş Sendikası üyesi bir Genel-İş çalışanıdır. Bu noktalar açısından bakıldığında, değerlendirmem şu noktalarda netleşiyor: n Baş sayfa ve iç sayfadaki başlıklar, karmaşık boyutlar da içeren davayla tam örtüşmeyen, "aşırı kesinlik" içeren, "peşin hüküm verici" nitelikler taşıyor. Davanın halen sürmekte olduğunu unutmamak gerekir.
Ebetürk sözlü açıklamasının kullanılmaması için söz aldığını öne sürüyor, muhabir ise konuyla ilgili bu köşeye açıklama yapmak istemiyor. Bu noktada kimin haklı olduğu da muallakta kalıyor. Ama şu söylenebilir: Yazılı açıklama yapacağını söyleyen bir haber öznesinin, telefonda sözlü açıklama yapma konusunda son derece temkinli olması, muhabirin de bu açıklamaları -eğer söz verdiyse- asla kullanmaması gerekirdi
Şu da unutulmamalı: Muhabir, yazı işleri ve gazete, eğer habere anlamlı katkı değeri görmüyorsa, yazılı açıklamayı ille de sayfaya koymakla mükellef değildir. n Muhabir eğer yazılı açıklamada bazı soru işaretlerinin hala baki kaldığını düşünüyorsa, bunları sormak ve yanıt beklemek hakkına sahiptir. Gazeteciliğin özü, görünenin arkasındaki nedenleri ortaya çıkarmaktır, görünenle yetinmek değil. n Anlaşılıyor ki, bu dava bir işverenle çalışan arasında bir veya çok sayıda nedene bağlı bir "doku uyuşmazlığı" davasıdır. Muhabiri seçtiği 'haber açısında' ilkede haklı kılan, bir sendika ortamında bu sürecin yaşanıyor olmasıdır. Dolayısıyla "magazinleştirmek" ve "sendikayı yıpratmak" suçlamaları, aşırıya kaçan ifadelerdir.


YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA