Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ OKUR TEMSİLCİSİ - YAVUZ BAYDAR

Almanya ve Versailles

Süleyman Yaşar'ın SABAH'ta 21 Şubat tarihli 'Almanya Yunanistan'ın borcunu kime yıkacak' başlıklı yazısı, krizin ortaya çıkardığı bedeli kimin ödeyeceği konusunu işlemekteydi.
Yazının son bölümünde şu paragraf, okur Sabri Ayçiçek'in dikkatini çekmiş:
'Almanlar, Avrupa Para Birliği'nin nimetlerinden daima yararlanır ama bu borç yükünü de bir başkasına aktarır. Tarihte hep böyle oldu. Almanlar ittifak yaptıkları ülkeleri, verdikleri zararla baş başa bırakıp hep işin içinden sıyrıldılar.
Hatırlayacaksınız I. Dünya Savaşı'na Osmanlı Devleti Almanların zoruyla girdi. Sonra ne oldu? Almanlar çekip gitti, Osmanlı devletinin başkenti İstanbul işgal edildi. Osmanlı, topraklarını kaybetti. Almanya'nın başkentine ise hiç kimse girmedi. Almanya toprak kaybetmedi. Ve Almanlar, I. Dünya Savaşı'nın bedelini Osmanlı devletine ödetip işin içinden sıyrıldı.'
Ayçiçek'in Yaşar'ın argümanlarına 'veritabanı' oluşturan iki noktadaki bilgilere itirazı var. Şöyle yazıyor:
''Süleyman Yaşar yazılarını zevkle okuduğum ve büyük kısmını da paylaştığım bir insandır. Ancak yazısında 'hatalar' olmuş. 1. Dünya Savaşı'nın sonunda Almanların toprak, asker ve özellikle de 'gurur' kaybettiğini, Hitler'in ortaya çıkmasında da savaş sonrası imzalanan Versailles (Versay) antlaşmasının etkili olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla 'Almanya toprak kaybetmedi' cümlesi gerçeğe uygun düşmemektedir.''
"Osmanlı savaşa 'Almanlar istediği için değil', kendi isteğiyle girmiştir. 18 Kasım 1914 günü Yeşilköy'de Rusların '93 Harbi' anısına yaptıkları heykelin yıkılması sırasında Cemal Paşa şöyle demişti kısaca: 'Türkler.....milli istiklal ve haklarını silahla temin etmek veyahut şerefle ölmek için harbe girmişlerdir.' Bu bilgilerin yeterince açık olduğunu düşünüyorum.''
Yorum: Versay Antlaşması konusundaki nesnel tarih bilgileri, okurun haklı olduğunu gösteriyor. Savaşın ardından Haziran 1919'da imzalanan metin Almanya'yı savaşı başlatan güç olarak hem mali hem de toprak bakımından büyük yaptırımlara maruz bırakmıştı.
Almanya, Alsas-Loren'i Fransa'ya; Eupen (Öpen), Malmedy (Malmedi) ve Monschau (Monşo) nun bir bölümünü Belçika'ya, Memel'i (bugün Klaipeda) yeni kurulan Litvanya'ya, Yukarı Silezya'nın güney ucunu ve Batı Prusya'nın büyük bölümünü Polonya'ya, Yukarı Silezya'nın bir parçasını Çekoslavakya'ya bıraktı. Danzig/Gdansk Milletler Cemiyeti himayesine terk edildi. Ayrıca Schleswig- Holstein bölgesindeki plebisit sonucu Kuzey Schleswig Danimarka'ya geçti. 15 Haziran 1920'de Almanya, Danimarka'ya Kuzey Schleswig'i resmen devretti. Almanya'nın Büyük Okyanus'taki adaları da Japonya'ya devredildi.

Ayrıca Almanya İtilaf devletlerine o zamanın parasıyla 132 milyar mark (bugünün parasıyla yaklaşık 450 milyar dolar) ödemeyi de kabul etti. Ülke bu borçların ödenmesini ancak 4 Ekim 2010'da tamamlayabildi. Kısacası, Almanya'nın 'toprak kaybetmediği' ve bedelini Osmanlı'ya ödettiği doğru değil.

İkinci itiraz ise tartışmalı. Almanya dönemin İttihat ve Terakki yönetimini yanında savaşa girmesi konusunda baskı altına almış, manipüle etmişti. Osmanlıyı savaşa sokan karar da, tarihçilere göre, dönemin Sadrazamı Sait Halim Paşa'ya emrivaki yaparak, Enver-Talat-Cemal üçlüsü tarafından gizlice alınmıştır. Dolayısıyla, Yaşar'ın 'Almanya'nın zoruyla' ifadesinde yanlışlık olduğu söylenemez.
Bir küçük ama önemli maddi hata da Mahmut Övür'ün 10 Mart tarihli yazısında mevcut. Yazıda, anayasa uzmanı Prof Levent Köker'in soyadı 'yanlışlıkla iki kez 'Göker' olarak yazılmış.

Bu tür maddi hatalarda yazı işlerinin daha dikkatli olması, her iki konudaki müştekilerin doğal talebi.


YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA