Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Batı(k) ütopya!

Bakmayın siz Avrupa ve ABD'nin Afrin harekâ karşıtı kronik hezeyanlarına.
Veya ajan krizi bahanesiyle Rusya'ya ya da ekonomide bileğini bükemedikleri Çin'e saldırmalarına.
Bütün bu travmatik çıkışlar, Atlantik'in yapısal çöküşünün işaretleridir.
Batı'daki kriz nöbetlerinin bir nedeni de Vladimir Putin, Şi Cinping ve Tayyip Erdoğan gibi liderlerin daha uzun süre yönetimde kalacak olmalarıdır.
Nitekim 18 yıldır iktidarda bulunan Rus lider Putin bugünkü seçimlerle 6 yıl daha görev yapacak.
Çinli lider Cinping, dün ikinci kez seçildi ve anayasa değişikliğiyle 2023'ten sonra da devlet başkanlığına devam edecek.
2019'daki seçimlerden de Sayın Erdoğan'ın zaferle çıkıp 2024'e kadar Türkiye'yi yönetmesine kesin gözüyle bakılıyor. Bu realite, Batı'daki bu üç lidere yönelik histeriyi adeta had safhaya çıkarmış durumda.

***
Oysa Patrick J. Deneen'ın bu yıl çıkan "Why Liberalism Failed/ Liberalizm Neden Çöktü?" kitabında da dile getirildiği gibi bugün Batı'yı temsil eden sistem, ideoloji, aktör, kavram ve kurumlar büyük bir çözülme içinde.
Üstelik James Kurth'un 1997'deki "Medeniyetler çatışması Batı ile Batı dışında değil Batı'nın kendi içinde bir savaşa dönüşecek" kehaneti de doğru çıktı.
AB projesinin milli iradeyi küresel finans merkezlerine peşkeş çeken bürokratik bir diktatörlük olduğunu artık siyasiler de dile getirmeye başladı.
Bu nedenle Batı'da ayrışma her geçen gün derinleşiyor.
ABD, AB'den uzaklaşıyor. İngiltere'den sonra çevredeki ülkeler de AB'nin merkeziyetçiliğine kazan kaldırdı. Brüksel'in otokratik siyaset anlayışı Polonya, Macaristan, Slovakya, Çekya ve Hırvatistan gibi ülkelerde krize yol açıyor.
***
Unutmayalım Atlantik'teki küresel çöküş süreci periferideki ülkelerin kopmasıyla değil tam tersine Sovyetler Birliği'ndeki gibi merkezdeki aktörlerin sistemi terk etmesiyle yaşanıyor.
Avrupa'daki merkezi ayrılığın en somut örneği Brexit'tir. SSCB'deki dramın son perdesinde Rusya, 1990'da bağımsızlığını ilan ederek sosyalist sistemin iflasını ilan etti. Bu anlamda ABD sonrası dünyanın (Post-American world) kaderi de bu!
***
Çünkü ABD ve AB de SSCB'yi aratmayacak şekilde merkezi gücün çöküşüne dair belirtileri gösteriyor.
Merkezi aktör ABD, Atlantik bloğunu artık kontrol edip yönlendirmede zorlanıyor. Ayrıca ABD, sisteme rest çeken Türkiye, Rusya ve Çin gibi ikincil aktörleri frenleyemiyor. Sonunda pes eden ABD, kurduğu ittifak sistemini bizzat kendisi yıkıyor.
Nitekim BM ve NATO'dan istediği randımanı alamayan ABD, şu sıralar ticari ambargolarla kendi eseri olan liberal-kapitalist sisteme savaş açmış durumda.
Yani 'terörle savaş' yerine ikame edilen 'Erdoğan, Putin ve Cinping ile savaş' siyaseti aslında Amerikan sisteminin kendiyle ölüm-kalım savaşıdır.
Ancak ne yapsalar boş.
ABD'li stratejist R. D. Kaplan'ın "The Dispersion of the West/Batı'nın Dağılması" makalesinde dile getirdiği gibi, "Atlantik İttifakı'nın güneşi batarken Çin, Rusya, Türkiye ve İran gibi kadim imparatorlukların güneşi yeniden yükseliyor."
Bütün mesele sadece bundan ibaret.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA