Bir hafta önceki derbi travması, İnönü Stadı'nın her koltuğuna sinmişti. Maç başlamadan küfüre başladılar. Penaltıyı kaçıranı (Bobo) alkışlarla karşıladılar, penaltıyı yaptırana (Bilica) hicivler ürettiler.
Sahadaki mücadeleyi, kazandıkları takdirde alacakları üç puanı önemsemediler bile. Büyük takımın büyük taraftarı gibi değillerdi. Kendilerini, kendilerine propaganda ederek, beyinlerini yıkıyorlardı. İş ile yapmaları gerekeni, lafla gerçekleştireceklerini sanarak, içlerini boşalttılar. Bugünlerin nedenleri ise sahada ve tribündeydi. Onlar arkasına saklanacak bahaneler yaratmışlar, taraftarlarının önüne kahraman gibi çıkmayı başarıp, başarısızlığın bahanelerine galiz küfürleri bırakmışlardı.
Bir Beşiktaş yönetici çıkıp, "Ne yapıyorsunuz?" diyemedi. Federasyon temsilcisi anons bile yaptırtamadı. Kötü pas atanın da gamı yoktu, on milyonlarca Euro'yu boşuna harcayanın da tasası. Koca Beşiktaş, koca sezonun kaderini penaltı noktası büyüklüğündeki bir çukurun içine gömdü. Artık her şey güzel, doğru ve tertemizdi! Terbiyesizlikler hariç.

EN İYİSİ MÜFTÜOĞLU
Bu ortamın kaymağını Sivasspor yiyordu elbette. Düşen tempoda maçı idare etmeye kararlıydılar. Basit hatalardan pozisyonlar yakalayıp, cömertçe harcadılar.
Beşiktaş ilk yarıyı neredeyse pozisyonsuz kapayıp, golü kendi kalesinde görene kadar da sahada bir rakibi olduğunu anlayamadı. Bobo, Tello'nun kafasına çarptırdığı topla gösterdi kendini, önüne düşen tüm topları ezen Holosko ise kalecisiz kalede tabela yapabildi.
23 Nisan tribünündeki çocukları bile küfürlerle ayağa kaldıran, alkış yaptırtan bir statta futbolu sorgulamak, anlamaya çalışmak veya "Neden bu haldeyiz?" sorusunu sormak ne kadar anlamlıysa artık...
Kader Beşiktaş'a ağıt yakmayı, Sivasspor'a da ligde kalmayı değer biçmiş gibi. Galatasaray'dan sonra, bu karşılaşmayı da son saniyelerle puana çevirdiler. Böyle bir defansla oynuyorlar ama karşılarında da "böyle" forvetler buluyorlar. Uçurumun kenarında bir dala tutunmuşlar, bırakmıyorlar, düşmüyorlar.
Maçın mükemmeli ise Kuddusi Müftüoğlu'ydu. Bu ortamda soğukkanlı ve net yorumlarla düdük çaldı. Hiç kuşkusuz sezonun en iyi hakemi olduğunu bir daha gösterdi.