İnsanı kendi derinliklerine çeken "zaman." İnsanı değiştiren, farklılaştıran, heyecan verici "zaman."
Ne çok çalkalantılı "zaman..."
Her şey zaman ile değişiyor... Ve her şey, kendi karşıtını geliştiriyor. Her şey zaman ile yine zamanın karmaşık dehlizlerinde yok oluyor bir çırpıda... Hızla geçen görüntüler; belki sanal dünyanın yürek haritalarına bıraktığı izler; sararmış bir fotoğraf karesi, renkli ışıklar; zihin kulvarında gizlenmiş bir gülümseyiş; belki de acı veren bir duygu kıpırtısı kalıyor şimdilerde, yaşanan her şeyden geriye...

Geçen gün, geçmiş yıllarda okuduğum ve artık unutuluşa terk ettiğim "Kızıla Boyalı Saçlar" adlı bir romanı, bir bahaneyle, yeniden okudum. Roman yıllar önce, Yunanistan'da bir grizu patlaması gibi, kısa sürede 400 binin üzerinde satmıştı. Ardından Türkiye'de de en çok satan romanlar listesinde ilk sıraya oturmuştu. Kostas Mourselas'ın "Kızıla Boyalı Saçlar" adlı nefis romanında, en dikkat çekici, tipik kahraman, şunları söylüyordu çevresindekilere: Çağımızın zorbalarını, serserilerini; insanların sadece aynalardaki görüntüsüne aşık olanlarını; küçük burjuvalarını, eski solcularını; geçmişin idealisti başarılı işadamlarını; aşık kadınlarını; son yüzyılın acılı ve evrensel insan gerçeğini; bir solukta bir ressam titizliğiyle sayfalar üzerinde çizivermiş Kostas Mourselas... Kızıla Boyalı Saçlar'da; insanı birden içine çeken soru ise "Neden hayal ettiklerinizi, düşündüklerinizi bu kadar küçümsüyorsunuz?" sorusu belki de... Sizin de hayatınızın dingin kumsallarına çekilip, böyle bir soruyu sorduğunuz oldu mu hiç kendinize? "Nedenlerini, niçinlerini, neredelerini" yeterince bilemediğiniz seçimlerinizde; sadece sezgilerinize dayanarak, hayallerinizi ve düşündüklerinizi küçümsediğiniz oldu mu? Ya da sorularınız, kimsesiz bir çocuk gibi yalnız; yanıtsız kalakaldı mı hayatlarınızda? Sorular çiziyor aslında gerçek hayatları. Sorular dolduruyor bomboş resimlerin içini. Soruları, özellikle yanıtları alınamayan soruları olmazsa insanın; suyun akıntısına kapılıyor; akıp gidiyor hayat denizinde....
Zamanın zaten "zamansız" akıp gittiği günümüzde, bu yüzden "işte şimdi tam zamanı" dedirtecek soruları olmalı insanın. Başkaldıran, kışkırtan, büyüyen, aykırı soruları... Evet soruları... Kendisine ve hayatlara meydan okuyan, gerçek soruları. Her şeyin, herkes tarafından kanıksandığı, herkesin kendisiyle çeliştiği, bir yanıyla da bu yüzden traji-komik olan günümüzde; "Kızıla Boyalı Saçlar" yıllar sonra, yeniden buruklaştırdı bu satırların yazarını... Çünkü insanın gözüne sokarcasına, çürüyen hayatlarını yaşanılır kılmaya çalışan günümüz insanının bir bölümünün buruk hikayeleri var sayfalarda.
Bazen kitaplar, ayna tutuyor okuyucusuna... Herkesin kendisini daha iyi görmesini sağlayan bir ayna... Aynadan yansıyor her şey... Mesele hepimizin, aynalara iyi bakmasında... Küçük bir yazı ne anlatabilir ki insana! Kendi sevgilerinizin, duygularınızın, inişli çıkışlı, fırtınalı ve belki de çok durgun dünyasında; hayatınıza farklı bir pencereden bakmayı en fazla...