Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

İzmirli Gazeteci

Yeni Asır'da muhabirlik yaptığım yıllardı.
İşte o adamla, o güzel yıllarda tanışmıştım.
Hakiki bir entelektüel, yaşama coşkusu dolu, üretken, yaratıcı, sahici kişiliğiyle, çok özel bir insandı. Yeni Asır'ın yazıişleri müdürüydü.
Çocukluğunun geçtiği, İzmir Bostanlı'da otururdu. Biz muhabirleri çok severdi. Haftada bir gün mutlaka onun evinde toplanırdık. Arada bize gitarıyla, özgün bir müzikten, ustaca örnekler verirdi. Çünkü aynı zamanda iyi bir müzisyendi.
Bir zamanlar, 1970'li yılların başında, ulusal bir gazetenin düzenlediği, liseler arası popüler bir müzik yarışmasında, Alman Lisesi'ni temsilen grup olarak birinci olmuşlardı.
Sonra o gazetenin himayesinde, "Dönüşüm" adı altında bir müzik grubu kurmuşlar, ünlü olmuşlardı. İlk plakları, yine ünlü şarkılarıyla, aynı adı taşıyordu: "Kiziroğlu Mustafa"
Müzik ile hayat arasında süslediği kendi kişisel serüvenini yaşıyordu.
Kiziroğlu Mustafalı yıllardan, eğitimine odaklandığı için, istemeden de olsa uzaklaştıktan sonra; aktif gazetecilikten, özel bir üniversitenin mütevelli heyeti üyeliğine uzanan, üretici bir hayatı oldu. Gençliğinde kurduğu Dönüşüm Grubu, Orta Asya'ya, Anadolu'ya ve çoksesliliğe dönük, ilginç bir gruptu. Hayatı da o çok seslilik gibi, çok renkli geçti.
Yeni Asır'a veda edip, çok sevdiği İzmir'den ayrıldıktan sonra İstanbul'a gitti.

KAYNAK OLDU

Hep çok başarılı, kalıcı, iz bırakan işlerin ve görevlerin adamı oldu. Ama içindeki gazetecilik ruhu hiç ölmedi, sürekli yazdı; yazmayı, olaylara ve hayata bir gazeteci gibi bakmayı sürdürdü. Yazı adamlığını, bugüne kadar yayınlanmış 6 kitap ile süsledi. İkisi roman, dördü inceleme-araştırma içerikli kitapları, kamuoyunun dikkatini çekti.
"Sultangaliyev ve Milli Komünizm" adlı kitabı, çok sayıda araştırmacıya kaynak oldu.
Alman kültürüyle yetişmesine rağmen; iliklerine kadar, ömrü boyunca hep "yerli" olmaya özen gösteren aynı adam; "Sultangaliyev" gibi dünyanın yeterince anlamadığı, kendi ülkesinde "yerli" olmuş, "yerli" düşünmüş bir değeri; anladı ve bizlere anlattı.
Durmadı, devamında bir de "Destansı Kuramcı Sultangaliyev" adlı bir kitap daha yazdı.
Önceki yıl yayınladığı Struma'da, uzun yıllar öncesinden toplumun belleğinde saklı kalmış çok büyük bir dramı, belgesel roman olarak günümüze taşıdı. "Çerkes Aşkı" adlı romanında, duygunun dokunaklı coğrafyasında dolaştı.
Ünlü edebiyatçı, sinemacı amcasından, nasıl feyz aldığını, yeteneğini, edebiyat alanında bu ürettikleriyle de göstermiş oldu.
Yıllar yılları kovaladı. Biz o adamla, nerede olursak olalım, her zaman dostluğumuzu, özenerek koruduk. Her zaman, bu dostluğu, iyilik ve güzellik ile bezeyerek yüceltmeyi bildik.
İyi ve zor zamanlarda, dostluk hep yanı başımızdaydı. İşte bu adam, Halit Kakınç'tır. ÇOK

EMEK VERİLMİŞ
Peki ben bu yazıyı durup dururken neden yazdım? Çünkü Halit Kakınç boş durmamış, yine başka bir yerli adama yüzünü çevirmiş. Türkiye'de çok az bilinen Rıskulov'un hayat hikayesini yazmış. Bir belgesel roman tadında, bir araştırma kitabı.
Kitap, bir zamanlar rota değiştiren bir devrimin çarkları arasında yitip giden "Milli Komünizm"in Sultangaliyev'den sonra ikinci büyük lideri olan Rıskulov'un, gerçek hayat hikayesini anlatıyor. Kazak liderin, yaşamı, uygulamaları ve dramı, bazen kronolojik, bazen de roman diliyle ele alınıyor. Destek Yayınları'ndan çıkan kitap, çok emek verilmiş bir çalışma. Aynı zamanda, aslında iyi bir araştırmacı gazetecilik örneği.
Sevgili Halit Kakınç'ı, bu köşeden saygıyla selamlıyorum.
(Bu arada Halit Kakınç, İzmirli büyük edebiyatçı Tarık Dursun K.'nın yeğenidir.)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA