JİTEM'in patronu Cem Ersever'i 12 Eylül'den çok önce tanıdım.
Türkiye adını duymamışken yani.
O zamanlar yüzbaşıydı.
Her gün onlarca gencin sağ-sol çatışmalarında öldürüdüğü yıllar.
Aksi bir subay olan Ersever darbe sonrası astığı astık kestiği kestik kral gibiydi.
İlginç işlere imza atıyordu.
Mesela kahvehanede üst araması yapmadan önce pişti ve okey oynayanları yere yatırıyordu.
Arama bittikten sonra az şekerli kahvesini içene kadar kimseyi yattığı yerden kaldırmıyordu.
Ülkücüydü ama MHP'li bir milletvekilini kahvehane ortasında tokatlamaktan geri kalmamıştı.
Tokatladığı adam da üstelik emekli bir askerdi.
Solcularla özel olarak ilgilenirdi.
Dev-Yol, Dev- Genç, Töb-Der ve Halkevleri gibi sol örgütler ve dernekler radarındaydı hep.
Ufak tefek biriydi ama, askerin itaati tamdı.
'Cesi' isimli eri hiç unutamam mesela.
Sigarayı bin metreden vuran keskin bir nişancıydı...
İyidere'deki uygulamada 'dur' ihtarına uymayan Vosvos sürücüsüne G-3'ü doğrultmuş, tam tetiğe basacakken araba durmuştu.
Yanına giden Cesi, Cem'in gözü önünde aracın sürücüsünü dipçiklemişti.
Genç bir gazeteci olarak benzeri birçok olayına tanıklık ettim Yüzbaşı Cem'in...
Bir keresinde de 'Çatışma çıkabilir' diyerek bana silah vermek istemişti.
Hitler'in SS subayları gibiydi.
Of Belediye Başkanı Mehmet Emin Sarıalioğlu, Cem Ersever'in bu insanlık dışı uygulamalarını Jandarma Genel Komutan Yardımcısı Korgeneral Mehmet Kral'a şikâyet etmiş ve 'Onu burdan al' demişti.
Kral Paşa da;
"Onu almaya benim gücüm yetmez" diye cevap vermişti.
Şok olmuştuk...
***
Yüzbaşı Cem, sorguladığı Karadeniz Teknik Üniversitesi öğrencisi olan solcu bir kıza âşık olunca tayini Trabzon'dan Van'a çıkarılmıştı.
Sevgilisi Neval Boz ve PKK itirafçısı Mustafa Deniz ile Ankara'da öldürüldüğü güne kadar da Doğu ve Güneydoğu'da kaldı.
Ölümünün üzerinden tam 24 yıl geçti.
Çok şey söylendi.
Ama ne katiller ne de azmettirenler bulundu.
Cem, TSK'daki kirli ilişkileri açıklayacağı için öldürüldü.
"Beni illegal çizgiye bunlar getirdi, şimdi susturmak istiyorlar. Generallere uzanan bir silsile var" diyordu.
Binbaşı Ersever, Uğur Mumcu, Turan Dursun, Muammer Aksoy, Musa Anter, Vedat Aydın cinayetleri,
"Patronuyum" dediği JİTEM'i,
Kontrgerilla'yı,
Hizbullah ve arkasındakileri,
PKK'nın Alan, Aktütün ve Derecik karakol baskınlarını,
Çekiç Güç'ü, PKK itirafçılarını, Kürt sorununda ABD'nin rolünü, Yeşil'i, Barzani ve Talabani'yi anlatamadan öldürüldü...
***
Kuzey Irak'taki referandum buram buram ABD kokuyor.
FETÖ kokuyor.
İnanmayan FETÖ'nün elemanı Emre Uslu ve Tuncay Opçin'in attığı tweetlere baksın:
"Bu olumsuzluklara rağmen Kürtler Referandum istiyorsa REFERANDUMU YAPARLAR. Kimse bir şey diyemez. Hele dışarıdan hiç kimse bir şey diyemez."
ABD bize hep aynı numarayı yapıyor.
YPG'de olduğu gibi bizi uyutmak istiyor.
Barzani'nin referandumu İsrail bayraklarıyla kutlaması, işin ucunun bize kadar uzanacağının da göstergesi.
Yüzbaşı Cem, Barzani ile Talabani'ye boşuna 'siyasi fahişe' dememişti.
Bu iki kaypak adam Ersever'den nasıl korkarlardı bilseniz...
Her ikisi Ersever'in oyuncağıydı.
Şimdi arkalarını ABD'ye yasladı puştlar.
***
Mekin Merter Salt
FETÖ'nün önemli isimlerinden Mekin Merter Salt cezaevinden sonra ev hapsinden de kurtuldu.
Mahkeme Salt'a yurt dışı yasağı ve adli kontrol şartı koydu.
Dava bitmedi.
Ama onlar sanki Salt beraat etmiş gibi propaganda yapıyor.
Bu iş daha çok su kaldıracak...
Salt, 15 Temmuz darbe gecesi darbenin önemli isimlerinden Nejat Atilla Demirhan'a destek vermekle suçlanmıştı.
FETÖ mahkemeleri yalanla oyalarken, aldıkları sağlık raporlarıyla da tahliyeyi deniyorlar.
Dışarı çıkanlar ise himmet toplantıları yapıyor.
Pazartesi günü bunu yazacağım...
