Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGELSİZ EKONOMİ CEMALETTİN GÜRSOY

İşin "sır"rı parmakta!

Çoğu insan bir uzvunun eksikliğinden kaynaklanan zorluklardan dem vurur. "Önyargı"lar karşısında istemeden de olsa sakatlığını bahane edip kendini hayattan soyutlar. Ben de öyleydim.. İşime gelmeyince "sakatım" diyerek geri planda kalıyordum. Dostlarımın desteğiyle kabuğumuzu çoktan kırdık. Hele, Helen Keller'in hayatını okuyunca "sakat"lık bahanesine sığınmamayı daha iyi öğrendim.

Düşünsenize.. Hem kör, hem sağır, hem de dilsizsiniz. Hayat nasıl olur?! Sizi bilmem ama ben gerçekten öyle bir hayatı düşünemiyorum. Düşünmek de istemiyorum… Ancak, Keller göremeden, işitemeden ve konuşamadan nasıl hayata tutunmuş? Dünyayı nasıl algılamış? Hakikaten merak ettim!..

İşte bizi düşünmeye iten Keller''in hayati hayli ilginç! Aliye Yücel, (aliyeyucel.blogspot.com) konuyu öyle güzel anlatmış ki, üzerine bir söz söylemek gerekmiyor. Gelin okuyalım…

Dünyaca ünlü Amerikalı pedagog Helen Keller, 1880 yılında sağlıklı bir çocuk olarak dünyaya geldi. Geçirdiği ateşli bir hastalık onu görme, işitme ve konuşma engelli haline getirdi. Böylece sessiz ve karanlık bir dünyada kaldı. Çevresindekilerin konuştuklarını onların dudaklarına dokunarak fark etti. Ama ne onları anladı, ne de konuşabildi. İnsanlarla iletişim kurmak istiyor, kuramıyor ve çok sinirleniyordu.

Helen, eğitim çağına geldiğinde ailesi onun iyi bir eğitim almasını istedi ve Graham Bell ile temas kurdular. Graham Bell, telefonun icadından sonra kendini sağır çocukların eğitimine adamıştı. Bell sayesinde görme engelli olan Anne Sullivan'dan eğitim almaya başladı. Anne Sullivan, Helen'in kontrolsüz davranışlarının insanlarla iletişim kurmasıyla düzeleceğine inandı ve hemen bu yönde çalışmaya başladı. İşaret dilini ve Braille Alfabesi'ni öğreterek eline yazılar yazıyor, nesnelere dokunmasını ve böylece onların ne olduğunu algılamasını sağlıyordu. Helen önce, öğrenmeye "su" sözcüğünden başladı. Öğretmeni Anne, Helen'i tulumbanın yanına götürüp tulumbadan su çekmiş, Helen'in elini oraya tutmuş ve hemen ardından eline "su" yazmıştı. Yani, suyu öğretmek için suya, toprağı öğretmek için toprağa dokunmasını sağladı. Helen, görme ve duyma duyularının yerine dokunma ve koklama duyularını kullanarak insanları, canlıları ve hayatı anlamaya çalıştı. Anne Sullivan, Helen'in gözü, kulağı ve sesiydi. İkisi daima beraberdi. Bu bize bir engelli için özel eğitimin, azmin ve sabrın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Helen, Körler Okulu'ndan sonra Sağırlar Okulu'na da gitti. Anne Sullivan, bu okulda da onun yanında olup tercümanlığını yaptı ve ona destek oldu. Öğretmenlerin anlattıklarını Helen'in ellerine çizerek anlamasını sağladı. Braille Alfabesi'yle yazdı, Helen bunları okudu. Öğrenmeye çok istekli ve zeki bir öğrenciydi. Doğuştan ve çok küçük yaşta sağır olanların çok zor öğrenebileceği konuşmayı bile öğrendi. Okulundan lisans derecesi alan, ilk kör ve sağır öğrenci olarak mezun oldu. Öğrendiklerini anlatmaya başladı ve hatta Braille Alfabesi'yle kendi hayatını yazdı. Bunu "Hayatımın Hikayesi" adı ile kitaplaştırdı ve kitap 50 dile çevrildi.

Helen, mezun olduktan sonra hayatını, engellilerin eğitimine ve onlara yaşama sevinci aşılamaya adadı. Engelliler için eğitimin çok önemli olduğunu ve eğitimle tüm zorlukların aşılacağını anlatan çalışmalar yaptı. Beş dil bilen, satranç oynayan, yüzen, bisiklet, kano ve yelkenli ile gezintiye çıkan Helen, binlerce engellinin hayata tutunmasına sebep oldu. Davet edildiği deniz aşırı ülkelerde, işaret diliyle verdiği konferanslarda geniş kitleleri etkiledi. Helen Keller, felsefe alanında doktora yaptı ve hayatı boyunca pek çok üniversiteden onursal doktora derecesi aldı. Braille Alfabesi'yle makaleler yazdı, sözleri tüm dünyaya yayıldı ve 11 kitaba imza attı.

Helen Keller, 50 yıl boyunca hep yanında olup ona destek olan Anne Sullivan'a çok şey borçluydu. Helen'in bu örnek hayatı yapımcılardan da kaçmadı ve hayatı beyazperdeye de aktarıldı. Amerika'nın büyük ödülü Özgürlük Madalyası'nı aldı. 1968'de vefat eden Keller, 88 yıllık hayatına sayısız başarı sığdırdı.

Okudunuz… "Engelli" olmak önemli değil; önemli olan kararlılıkla, "karanlık" ve "sessiz"lik içinde bile azimle çoğu "engel"leri aşılabilmektir! Aynen Helen Keller gibi…

Sorularınızı yazın, cevaplayalım.

Faks: (0212) 354 34 69
Tel : (0212) 354 34 76
e-posta: cemalettin.gursoy@sabah.com.tr
SMS: CG yazıp 4122'ye gönderin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA