Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İLKNUR K. AKMAN

Değişen dünya, çocukları zehirliyor

Günümüzde çocuk yetiştirmek dünyanın en zor işi... Abarttığımı düşünen varsa ya çocuğu yoktur, ya bu işi bir başkasına havale etmiştir ya da anne baba olmanın gereklerini yerine getirmeksizin, öylece yaşayıp gidiyordur. Hızla gelişen ve değişen bir dünyada çocuk yetiştirirken neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilebilmek üstün bir çaba gerektiriyor. Hem çağa ayak uyduracaksınız, hem değerlerinizi koruyacaksınız hem de bunların içinden mutlu ve sağlıklı bir çocuk çıkaracaksınız.... Vay vay vay! Hep şunu düşünüyorum, "Acaba anne babalarımız da bizler için bu kadar endişelenmiş, ne yapıp ettiğimizle bu kadar ilgilenmiş miydi?" Hiç sanmıyorum, büyük olasılıkla gerek de olmamıştır. Basit oyuncaklar, sokaktaki küçük oyunlar ve izleyebildiğimiz sadece bir iki çizgi film yetiyordu çünkü bize. Fazlasını bilmiyor, muhtemelen aramıyorduk da... Kafalarımız karışmıyor, gereğinden fazla bilgiyle dolmuyor, basit ama mutlu bir hayat sürüyorduk. Geçenlerde elime geçen bir kitapta 30 yıllık uzman bir eğitimci şöyle diyordu: "Zavallı çocuklar, zavallı ebeveynleri... Zavallı Batı uygarlığı... Vatandaşların daha önce hiç olmadığı kadar varlıklı, sağlıklı ve ayrıcalıklı olduğu bu küresel kültürde, çocuklar gitgide daha mutsuz yetişiyor. Görünüşe bakılırsa huysuz ve memnuniyetsiz, bunalımlı ve işe yaramaz, kendi davranış sorunlarından başka sevecek hiçbir şeyi olmayan bir nesil yetiştiriyoruz."

OTİZM HIZLA ARTIYOR
Bu sözler bana çok ürkütücü geldi gerçekten, ama doğru olduğunu da kabul etmek zorundayım. Peki sorun ne? Sözünü ettiğim İngiliz eğitimci ve iletişim Yayınları'ndan çıkan Zehirlenen Çocukluk adlı bu kitabın yazarı Sue Palmer, "Bu, insanın ilerleyişinin inanılmaz hızıyla bağlantılı, karmaşık ve küresel bir sorun. Kültürümüz biyolojimizden daha hızlı gelişti ve biz buna ayak uyduramadık," diyor. Bu yüzden de teknolojik güdümlü kültürümüz ile biyolojik mirasımız arasındaki bu çatışma, şimdilerde çocukların düşünme, öğrenme ve düzgün davranma becerilerine zarar veriyormuş. 2004 yılında İngiltere'de yapılan bir araştırma, geçen 30 yıl içinde gençlerdeki davranış sorunlarında iki, duygusal sorunlarda da yüzde 70 artış olduğunu kaydetmiş. Amerikan Psikoloji Birliği günümüzde her beş çocuktan ve gençten birinin, ruh sağlığı sorunları yaşadığı tahmininde bulunuyor. Dünya Sağlık Örgütü ise 2020'de çocuklardaki nöropsikiyatrik bozuklukların sakatlık ve ölüm sebepleri sıralamasında ilk beşin içinde yer alacağını öngörüyormuş. Bugün gelişmiş ülkelerde çocuklarda en çok görülen rahatsızlık neymiş biliyor musunuz? Dikkat Eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu. Hızla ve salgın boyutta ilerleyen ikinci sorun ise 'okuma güçlüğü'. Yeni ve endişe verici bir artış ise çocukların dünyayla ilişkisini ve çevresiyle iletişim kurma becerisini etkileyen otistik spektrum bozukluğu, yani otizm. 1980'lerin başında Amerika'daki otizm oranı yaklaşık 50 binde bir iken, 2004'lerde bu oran 166'da bir'e çıkmış. Amerikan Pediatri Akademisi bu oranın her yıl kabaca yüzde 25 arttığını bildiriyor. Japonya, İngiltere ve diğer gelişmiş ülkelere bakıldığında da sonuçlar farklı değil. Çocuklardaki sorunlar ortak ve hep benzer oranda artış gösteriyor. Bize gelince, henüz bu denli korkutucu sonuçlarla karşı karşıya değiliz belki ama gidişat ortada. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna çevremizde giderek daha sık rastlıyoruz. Ebeveynler pedagog ve çocuk psikiyatri uzmanlarının kapısını daha sık çalıyor, çocuklarımızı anlamakta ve onları mutlu etmekte zorlanıyoruz... O yüzden çocuk yapmadan önce çok iyi düşünün derim. Çocuk yetiştirmek bir hobi değil, tam zamanlı ve inanılmaz özveri gerektiren bir iş çünkü, hele ki bu zamanda. Yüreğiniz ve gücünüz varsa, hodri meydan!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA