Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEDA DİKER

Kendinizi kurban etmeyin!

Hayatımızın her alanında bilgelik istiyorsak, etrafımıza bakmak, dikkat edip izlemek, ders çıkartmak kafi. İlişkiler için de aynısı geçerli. Biz kadınlara toplum ne telkin ediyor? Düzgün bir ilişkin olsun. Bir an önce evlen. Yerini yurdunu bil. İşte bu baskı, erkeklerle yaşayabileceği pek çok riskten korkmayı da içerince, kadın aklını sürekli çalıştırmaya başlıyor. Ne yazık ki bunu susturmak çok zor. Zihni derhal devreye giriyor. Tam hoşlandığı erkekle beraber hoşça vakit geçirmeye başladığında, aynı anda tartmaya başlıyor. Bu bir ilişki mi değil mi? Biz nereye gidiyoruz? Bir geleceğimiz var mı? Adam düzenli arıyorsa, işler yolunda demektir. Mesajlarına cevap vermelidir. Evet, doğru. Güven hissettirmelidir. Ama eğer bunları yapamıyorsa, kadın ne yapmalı? İşte bizim toplumumuz son dönemlerde bu karmaşa içinde yaşıyor. İlişkiler tuhaflaştı. Birbirine saygı duymayan, bunu öğrenmemiş erkek ve kadınlar ortalıkta kol geziyor. Kusura bakmayalım, biz kadınlar da en az erkekler kadar saygısız olduk. Çünkü baskı var. Toplum erkeğe değil, kadına şartlar getiriyor. Ne yazık ki, bu kadar korkudan dolayı "İlişkim var mı yok mu? Bu yaşadıklarımın adı ne? Nereye gidiyoruz?" diye düşünürken, hayatımızın merkezi olmaktan çıkıyoruz. Merkez bir başkası oluveriyor. Ve biz pek çok saygısızlığı sineye çekerken ya da ille de onu değiştireceğim diye uğraşıp dururken, kendi mutluluğumuzu unutuyoruz. Dikkatinizi bir başkasının ne yaptığına verdiğinizde, o kişinin size çekildiğine tanık oldunuz mu? Olamazsınız. Mümkün değil. Ne fizik kanunları ne de spiritüel enerji kanunları buna müsaade etmez. Merkez, en büyük çekim alanına sahiptir. Her zaman. Bunun ötesi yok.

MUTLU OLUN, ÇEKİM GÜCÜNÜZ ARTSIN
O yüzden bir ilişkide "Ne strateji uygulasam, kaç kere arasam?" gibi soruları bırakıp, kendi hayatımızda mutlu olmaya odaklanmalıyız. Bizi bir erkek ya da kadından daha fazla mutlu edecek şeyler bulmalıyız. Bulamıyorsak, o zaman boşluktayız demektir. Bu illa da iş olmak zorunda değil. İşe çok odaklanınca da aşırı eril hale geliveriyoruz. Öyleyse eve gelince kendinizi şımartın. Erkekler bunu yapıyor. Bir maç için sizi erteleyebiliyor. Buna kızmak yerine, kendi hayatınızı, kendi zamanlamanızı yaratın. Güzel bir duş alın mesela. Masaj yaptırın. Kremler sürün. Kadın olduğunuzu hatırlayın. Kızlar partisi yapın. Ya da çıkın eğlenin. Arkadaşlarınızla buluşun. Hobiler edinin. Ama yapmacık olmasın. Gerçekten de zamanı unuttuğunuz aktiviteleri yapın. Sizce neden çok âşık ve mutlu bir ilişkisi olan bir kadına daha çok erkek çekilir? Merkez haline geldiği için, dünyayı unuttuğu için. Fakat bunu yapmak için başka bir kişinin varlığına ihtiyaç duymayın. Ve bütün bunları yaparken, karşınızda her kim varsa ya da her ne işle meşgulseniz, zihniniz onunla dolsun. Sevdiğiniz kişi aklınıza gelmesin. Sizden bir şey talep etmedikçe vermeyin. Önce hep siz olmalısınız. Başkası değil. Mutlu olun ki çekim gücünüz artsın. Zihin ve dikkat merkezde olursa, başkaları size doğru çekilir, kendinizi bir başkası için kurban etmezsiniz. Siz siz olun, sadece koç kurban edin. Cazibenizin arttığı, muhteşem bir hafta dileğiyle. Kurban Bayramı kutlu olsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA