Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ATİLLA DORSAY

Müteahhitler, başkanlar ve mimarlar

Günün en gözde mesleği kuşku yok ki müteahhitlik. Büyük inşaat firmaları, gazetelerimize sadece hepimizi memnun eden tam sayfa ilanlarıyla değil, tam sayfaya yakın söyleşileriyle de konuk oluyorlar. Ve böylece ne yapıp ettikleri, ne yiyip içtikleri, İstanbul hakkında ne düşündükleri ve bu kentin geleceğine nasıl baktıklarını okuyoruz. Hem de ayrıntısıyla... Buna olumsuz bakıyor değilim. Bir yandan reklam denen şeyin, hele günümüzde yazılı basının ayakta durması için ne kadar yaşamsal olduğunu bilmeyecek kadar çaylak olamam elbette! Öte yandan, o inşaat şirketleri, o müteahhitler artık kaçınılmaz biçimde bu kenti biçimlendiriyor. Belki asıl yöneticilerden daha fazla... Çünkü her ne kadar nazım planlar, imar planları, belediye meclisi kararları, belediye başkanları yetkisi veya koruma kuruları kararları olsa da, birçok olayda o büyük müteahhidin iki dudağından çıkana bakar hale geliyoruz. Acaba projesinde biraz da olsa mimari tatlar ve estetik kaygılar olacak mı? Yeşili biraz gözetecek mi? Sitesinde oturan veya oturmayan vatandaşlara doğadan yeterince pay verecek mi? Doğal, meşru ve yasal kazanç kaygısına biraz da bu kente, bu doğaya, bu ülkeye ve bu halka hizmet etme, yeşil ve yaşanılır bir çevre sağlama, ağacı, suyu, havayı, tarih ve kültürü gözetme kaygıları da gelip eklenecek mi? O bakımdan, müteahhitler şüphesiz artık hepimiz için önemli kişiler. Ve onları tanımaktan memnunuz. Yine de, keşke diyorum, bu kentin yönetimini emanet ettiğimiz ve sonuç olarak kendi seçtiğimiz kişileri biraz daha fazla dinlesek, tanısak, görüşlerini öğrensek... Sadece İstanbul için konuşursak, diyelim ki büyükşehir adına Kadir Topbaş'ın geleceğin İstanbul'unu nasıl hayal ettiğini biraz daha iyi bilebilsek... Ya da Ahmet Misbah Demircan, Beyoğlu için daha sık konuşsa... Keşke tüm eski İstanbul'u geçmişi, tarihi ve kültürüyle emanet ettiğimiz Fatih Belediye Başkanı'nı da en azından bir müteahhit kadar tanısak, görüşlerini alsak, son dönemde Sulukule'deki kentsel dönüşümden Sultanahmet'in kesilen kiraz ağaçlarına, üzerine otel çıkılan Bizans sarayından turist gruplarının ziyaretini bıçak gibi kesmeden yörenin yayalaştırılmasına, birçok konuda kafamızda oluşan sorulara yanıtlarını bilebilsek... Çok iyi olmaz mı? Bu arada mimarlarımız da güme gidiyor. Onların bazıları üstelik dünyaca tanınıyor artık... Uluslararası yarışmalara katılıyor ve ödül üstüne ödül kazanıyorlar. En son Cannes'da 10. kez yapılan MIPIM ARGeleceğin Projeleri yarışmasında tam dört projemiz ödül aldı ve Türkiye'yi bir numara yaptı. Duydunuz ya da okudunuz mu? Ben özetle adlarını vereyim: Gökhan Avcıoğlu, Emre Arolat ve de iki projesiyle Suyabatmaz Demirel Mimarlık. Onları kutluyor ve basınımızı bunları da duyurmaya davet ediyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA