Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK DURBAŞ

Kültürel yaşamın rehberi bir Evliya...

Delikanlılık çağında zayıf nahif, ince ve çocuk yapılı. Fakat çevik ve hareketli. Çok iyi ata biniyor ve cirit oynuyor. Bir cirit oyununda dişleri kırıldığından bazı sözcükleri telaffuz etmede güçlük çekiyor. 40 yaşlarına kadar sakalsız. Kendi rivayetine göre hiç evlenmemiş. Seyahatname'yi Türkçeleştiren Zuhuri Danışman, Mehmed Zılli oğlu Evliya Çelebi'nin portresini böyle çiziyor. Şimdi de yine Danışman'ın rehberliğinde hakir ve fakir Evliya Çelebi'nin kimliğinin bir fotoğrafisini çıkaralım. Üstatta iki karakter çok barizdir: Her şeyi öğrenmek, herkesi tanımak ve seyahat... Ama yalnız gezip görmeye meraklı değildir; çok güçlü bir muhayyelesi de vardır. Serüvene atılmayı sever. Bu nedenle birçok savaşa da katılmıştır. İnsanseverdir. Bütün insanları kendisi gibi bilir ve her anlatılana inanır, duyduğunu olduğu gibi yazar. Çok sevdiği insanların iyi taraflarını yazmaktan zevk aldığı gibi, kötü ve çarpık yanlarını da belirtmekten hiç çekinmez. Bunun için döneminin düşünüş tarzını içtenlikle nakletmiştir. Mükemmel bir tenkitçidir. Saf ve temiz yüreklidir. Alçakgönüllüdür. Haksızlığa katiyen tahammülü yoktur. Hazır cevaptır. Hoş sohbettir. Bulunduğu mecliste herkese kendisini dinletir. Çünkü çok gezdiğinden çok ilginç hikâyeler, maceralar bilir ve bunları çok güzel anlatmasını bilir. Parayı sever, ama tamahkâr değildir. İstanbul'daki akrabalarına sürekli yardım eder. Dindardır, fakat mutaassıp değildir. Keramete, fala, rüyaya, tılsıma, yıldız bilimine içtenlikle inanır. Özellikle rüya başlıca hareket noktasıdır. Güzele ve güzelliğe bayılır. Sesi oldukça güzeldir. Saza ve güzel sese hayrandır. Rind tabiatlıdır. Eğlenceden hoşlanır. Tam bir İstanbul hovardasıdır. Ve bütün bunlar da yazdıklarının özetini oluşturur. Bu nedenle adını taşıyan seyahatname de tarih, coğrafya, hal tercümesi, kitabe, dil, folklor, ekonomik yaşam ve daha pek çok bilginin toplamıdır. Bir de geçenlerde Strasbourg'daki Avrupa Konseyi'nde açılan bir sergide, Evliya Çelebi'yi tanımlayan ifadelere bakalım: "Osmanlı İmparatorluğu'ndaki en önemli gezgin. 40 yıldan fazla bir zaman imparatorluğun uçsuz bucaksız topraklarında gezdi. Çalışması, Osmanlı İmparatorluğu'nda kültürel hayata dair önemli rehberlerden biri olarak kabul ediliyor." Peki, bütün bunlar için mi Milli Eğitim Bakanlığı, Avrupa Konseyi'nin 21. yüzyılda insanlığa yön veren en önemli 20 kişiden biri olarak seçtiği Evliya Çelebi'nin yazdıklarını müstehcen buldu? Üstelik bütün dünya önümüzdeki yıl UNESCO aracılığıyla Çelebi'yi anmaya hazırlanırken... Ama diyeceksiniz ki, Çelebi'yi zaten kendi döneminde de kimse anlamamıştı. Bugün en değersiz bulunan kimi şairlerin biyografilerinin yer aldığı çalışmalarda bile Çelebi'nin adına rastlanmaz. Hatta küçümsenmiştir bile... Daha sonraki zamanlarda da 10 cildi bulan Seyahatname'nin ilk altı cildindeki kimi bölümler sansür tarafından yasaklanmıştır. Çelebi'nin kaderi işte... Bence en iyisi Doğan Hızlan'ın da belirttiği gibi Seyahatname'yi müstehcen yayın olarak 'poşet'e koymak; üzerine Avrupa Konseyi'nin tanıtım yazısıyla birlikte... Bu merak Çelebi'yi okuyup anlamamızın itici gücü olabilir belki böylece...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA