Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR SAMİ TOSUN

Yok aslında birbirimizden farkımız

Dünyanın en ısrarcı milletleri hangileri? Kokoreç Avrupa'ya zararlı da, niye Yunanistan'da yahnisi yapılıyor? Akdeniz tipi insan nasıl türedi? Koca kafalar neden her yerde koca kafa?

Geçen salı akşamı... Kanal D'nin haber bülteni öncesi ekrana gelen Koca Kafalar konuşuyor... Yunanistan'daki ekonomik kriz hakkında yorum yapıyor arkadaşlar. Neymiş? Yunanistan kurulduğu günden bu yana, sırtını Batı'ya yaslar, bunun için de 'Türk korkusu'nu kullanırmış. Bugüne kadar hep böyle idare etmişler vaziyeti. Yunan milleti de acayip bir milletmiş. Kısa çalışma süreleri dışında hep uyurlar, 'siesta' tabir edilen uykulara yatarlarmış... Eee, olacağı da buymuş. Durmadan uyuyan Yunan milleti, şimdi iktisadi kriz patlak verince, kamuya ait ne var ne yoksa satışa çıkarmış... Evet efendim, aynen böyle bir muhabbete denk geldim Kanal D ekranındaki koca kafalı arkadaşların sözüm ona esprili parodisinde. Bir de parlak fikirleri var tabii arkadaşların. Yunanlılar 'Türk korkusunu satsınlar'mış! Tabii arkadaşların kafalar kocaman ya, insan normalde zihinler de öyle zanneder. Pek yazık ki, ekranda denk geldiğim vaziyetten böyle bir netice çıkaramadım. Aslında bu koca kafalardan Yunanistan'da da bol miktarda var. Zaten biz her iki taraftaki koca kafalılar yüzünden, şu dünyada anlaşabileceğimiz, hatta sıkı ahbap olabileceğimiz birkaç milletten biri olan Yunanlıları düşman bellemekteyiz... Bu münasebetle, belki faydası olur diye, size tanıdığım Yunanlıları anlatayım isterim bu hafta... Efendim, Selanik'te bir lokantaya oturduk. Sulu yemek olayı. Bir de öğrendim ki, mönüde kokoreç yahni varmış. Derhal ondan ısmarladım. Süper bir yemek. Yani, şimdi yazıyı Yunanistan'da okuyan dostlar kusura bakmasın ama ben Yunanlıların İstanbul mutfağını sadece deniz ürünlerinde solladığı kanaatindeydim o güne kadar. Bir de bu kokoreç işini keşfettim. (Böylelikle AB'ye girdiğimiz takdirde kokoreç yiyemeyeceğimiz efsanesine de noktayı koymuş olalım.) Hesap ödeme faslında elimi cebime atmıştım ki, Vasilis elime yapışarak, bizim o acayip ısrarcı halimizin tıpkısı hallerde, "Dünyada olmaz!" kalıbının Rumca mealini tekrarlıyor. Ben elimi kurtarmaya çalışırken, garsona, "Hesap bende birader, arkadaş misafir," kalıbının Rumca mealini söylüyor...

AKDENİZ ISRARCILIĞI
Hasbelkader dünyanın çeşitli yerlerini dolaştım kıymetli okur, Allah sizi inandırsın, bu davranışları sergileyen bir Yunanlıları, bir de bizim milleti gördüm. Misal, karnınız açtır, paranız yoktur, size yemek ısmarlamayı teklif eder biri... Ne yaparsınız? Nezaketen, yarım ağızla, "Allah razı olsun, hiç lüzum yok," gibisinden bir tokluk gösterisinde bulunursunuz, değil mi? Eğer Almanya'daysanız, Alman arkadaşınız sizin gerçekten tok olduğunuzu düşünür ve ısrar etmez. Aç kalırsınız. Ne var ki, arkadaşınız Yunanlıysa, mutlaka ısrar edecektir. Israr etmek bizim bu coğrafyanın en belirgin özelliğidir. Tabii bunu külliyen olumlamak manasında söylemiyorum. Hatta aşırı ısrarcılığın bir çeşit ruh hastalığı olduğuna eminim. Ama itiraf ediniz, hangimizin annesi biz tıka basa doymuşken bir sarmayı daha boğazımızdan aşağı iteklemeye çalışmadı ki?! Zaten 'Akdeniz tipi' denen tombalak tip de böyle oluşmadı mı? Misal, Vasilis'in evinde kalmıştım. Annesi arayıp, "Buzlukta kabak dolması var, ısıtıver de arkadaşın aç kalmasın," demişti. Yunanlılar kötü insanlar değildir. Daha doğrusu, bizim kadar kötü, bizim kadar iyilerdir. Onların bizden fazlası, icap ettiğinde sokağa dökülebilmeleridir. Yani şu apolitik halimle ben bile aradaki farkı anlayabiliyorum. Hükümet emeklilerin haklarına, memur maaşlarına, şuna, buna bir taarruzda mı bulundu, Yunanlılar hemen harekete geçer. Bu yıl içinde beş tane genel grev yaptılar, hiçbir şey çalışmadı mesela. Bizde ise, tokat yiye yiye tokada alışmış bir nüfustan söz etmek gayet mümkündür. Yunanlılarda özel üniversite falan yok, bizde ise küçük girişimci eskiden bakkal dükkânı açarken şimdi uygun dükkan bulup üniversite açıyor... Tabii ben ne söylesem boş. Biz Türk-Yunan ilişkilerini Cüneyt Arkın babamızın o acayip filmlerinden öğrendik. Baba ne kadar Rum prenses varsa yengemiz eyledi, okları üçer beşer fırlattı, kaleden kaleye zıpladı, biz de milletçe kendimizi iyi hissettik. Geliniz ve görünüz ki, Cüneyt Baba'nın da hayatında trajik bir Türk hikayesi varmış, geçtiğimiz hafta öğrendik. Meğer bir dönem Cüneyt Arkın'a James Bond'u oynaması için teklif gitmiş, sonra babamızın Türk olduğunu öğrenen yapımcı tekliften vazgeçmiş!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA