Efendim, Sayın Demet Akalın giderek tehlikeli olmaya başladı.
Geçenlerde bir mekanda kendisi hakkında, "Makyajsızken pek fenaymış," mealinde fısıldaşan iki garsonu işten attırdıktan sonra, yine kendisi gibi kıymetli bir sanatçımız olan Arto'yu fena korkutmuş. Demet Hanım'ın eşi tarafından ölümle tehdit edildiğini belirten Arto, avukatı aracılığıyla savcılığa suç duyurusunda bulunmuş.
Demet Hanım sadece tehlikeli olsa iyi, Türkiye ekonomisine ciddi bir yük olma potansiyeli de taşıyor. Şöyle izah edeyim:
Sayın Arto, aynı zamanda savcılıktan kendisine koruma tahsis edilmesini istemiş.
Yani kıymetli okur, biz çalışacağız, vergi vereceğiz, devletimiz Demet Hanım'ın eşi sağı solu tehdit ediyor diye herkese ikişer koruma tahsis edecek, yeni polis kadroları gerekecek ve maaşlarını biz ödeyeceğiz! Böyle bütçe, böyle ekonomi mi olur Allah aşkına?!
Zaten ekonomist Seray Sever, aylar önce yetkilileri uyarmıştı. Şubat ayında aynen şunları söylemişti: "Bilindiği gibi Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunuyum. Aynı zamanda çok iyi bir astroloğum. Geçenlerde Türk ekonomisinin falına baktım ve iyi şeyler görmedim. Yetkilileri uyarıyorum, çünkü yakında ekonomik kriz çıkacak. Dolar başını alıp gidecek, borsada zor günler yaşayacağız."
Evet efendim, Sayın Seray Sever, ekonomi ilmiyle astroloji ilmini bir bardak suda erittikten sonra tok karınla kafaya dikiyor olsa gerek. Son dönemde seksapelini kapatıp 'zekasını öne çıkarmak' istediğini beyan eden Seray Hanım, geçenlerde verdiği bir mülakatta meseleyi daha da detaylandırdı: "Fiziksel dünyada bazı şeylerin matematiksel boyutunu da hesaba katarak hareket eden, üstüne de ruhsal bağlantısını katan biriyim. Yani hem yatay hem de dikey boyutta yaşadığımızı düşünen bir insanım.
Burçlara dönecek olursak, aldığım eğitim ekonomi, ondan öncesinde kolej. Safsata olsa, peşinden gitmem. 14 yaşından beri astrolojiyle iç içeyim, 15 yıl önce reiki'ye başladım.
Millet yeni yeni 'reiki' derken, ben çoktan 'master'dım. Astroloji bir yol haritası, dünyada çeşitli enerji boyutları var ve bundan hepimiz çok etkileniyoruz. Mesela bu aralar Merkür geri gidiyor; birinci günde iPad'im kırıldı..."
Efendim, 'bilindiği gibi' ben de iyi bir lise mezunuyum ve aslen bilgisayar mühendisiyim.
Üniversite sınavında derece yapmışlığım da var. Hatta yaşıtlarım daha yeni yeni 'Anne', 'Baba' demeyi öğrenirken, ben ebeveynlerimle felsefe tartışıyor, yıldızların yere düşmeden nasıl havada asılı kaldıklarını soruyordum.
Lakin gelin görün ki, şu yaşıma geldim, hem yatay hem dikey boyutta yaşayamıyorum. Ya yatıyorum, ya ayakta duruyorum.

UYDU ALICISI MI BU?
Yine de, 'bilindiği gibi' zekasını öne çıkarmaya çalışan Seray Hanım, son derece takdir ettiğim bir isim olduğundan, konuyu araştırmaya giriştim. Mesela bizim üst kattaki televizyon manyağı teyzelere sordum, yatay boyut dedim, dikey boyut dedim, "Uydu alıcısı gibi laflar etmeye başladın evladım," diyerek bana tuhaf tuhaf baktılar. Nihayet konuyu kafaya taktığımı öğrenen bilge bir arkadaşım, "Bak Sami, işte senin aradığın cevap burada," diyerek önüme bir gazete kupürü koydu: "Çapkın işadamı Murat Özvardar, yaz aşkı Esra Özkan'ı ikizi Berna Özkan'la aldattı. İhaneti öğrenen Esra Özkan, durumdan ikizinin eşi Korcan Karar'ı da haberdar etti. Soluğu mahkemede alan Karar, Özkan'dan tek celsede boşandı. Esra Özkan, Levent Aydan'a âşık olunca Sinan Gürsoy'la evliliğini tek celsede bitirmiş, duruşmanın hemen ardından da sevgilisiyle boşanmayı kutlamıştı..."
Evet, kupürdeki haber böyle gidiyordu.
Gerisini yazmak istemedim, kafam daha fazla karıştı zira. Evet, ortada yatay ve dikey boyutlar olduğu açıktı ama mesele bunlara ilim dahilinde bir izahat getirmekteydi. Bu durumda ben de zekamı öne çıkarmaya karar verdim. Ne yazık ki, göbeğim daha fazla öne çıkıyordu.
Allah'tan Seray Hanım'da göbek yok. Biraz uğraşırsa çıkarabilir zekayı öne...