Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MURAT DİDİN

Sevgi ve saygı olmadan asla-2

Turkcell Süper Lig tatilde. A Milli Futbol Takımımız'ın maçı yok. Basketbolu yüceltmek, yazılı ve görsel medyada geniş bir yer ve değer almak için müthiş bir fırsattı derbi...
Gel de ağlama böylesine büyük bir fırsatın nasıl kullanıldığına... Aç bütün spor sayfalarını; görebiliyor musun bir tane basketbol fotoğrafı! Her sayfayı kaplamış kavga- dövüş görüntüleri... TV ekranları da farklı değil. Her kanalda yer buluyor basketbol bu büyük derbi sayesinde ama basketbolla ilgili tek satır maçın skoru... Gerisi "Ezeli rezalet" manzaraları...
Fenerbahçe Ülker-Efes Pilsen play-off final serisinde eski Beşiktaşlı futbolcu Sevgili Gökhan Keskin'in kızının korku dolu gözlerle verdiği görüntüden ne farkı var dünkü sayfalara yansıyan sarı- kırmızı eşofmanlı küçük kızımızın ağlayan yüzünün...

KORKUNUN ZAFERİ!
"Bu ne şans! Görev yerine bak: Fenerbahçe- Galatasaray derbisi" diyerek, biraz da kıskanarak maça yolladıkları polis kardeşimin kafasından akan kanlara bak! Bir maçı kazanmak uğruna değer mi bu kadar korku yaratmaya, kan dökmeye...
Hangi gazetede var oyunun tekniği, Radoslav Rancik'in liderliği, Murat Kaya'nın, Evren Büker'in mangal yüreği, Ömer Aşık'ın adeta Zeytinburnu'ndan gelerek yaptığı muhteşem blok? Hangisi çıkabilir ki kavga-dövüşün önüne?
Ben hala o çözümün gerçekten sanıldığı kadar zor olmadığına inanıyor, ama o pozitif adımı neden bir türlü atamadığımıza da inanamıyorum.
"Her tedbir emniyet içindir" deriz. Düzeni sağlayamıyorsan, bulursun cezaları, ödetirsin bedelleri, silersin puanları. Bak nasıl müsabakaları olaysız oynayıp gerçek spor değerini vermenin peşine düşer herkes o zaman...
Ama bu dehşet yapanın yanına kar kaldığı sürece, maalesef bu düzen devam eder ve biz hep bunları yazar, çizer, dururuz.
Dinle demeçleri, kulaklarına inanamazsın. Merkez Hakem Kurulu'nu eleştiren mi istersin? Yoksa "Onların maçındaki kavga bizimkinden çok daha büyüktü" veya "Onlar vurdu biz vurmadık" gibi kötü örnekleme üzerinden yaratılan komik söylemler mi?
"Sen yaptın, biraz da ben yapayım... Tencere senin dibin kara; benimki senden..." tarzıyla hiçbir yere varılamaz.
Tamam başkasına çuvaldızı batırıyoruz da; iğneyi de kendine batır kardeşim en azından... Sonunda maça giden çoluk çocuk zaten kalmayacak da, bari "Oğlum, kızım bu iş böyleyse, bırak bu sporu! Oynama basketbol" demelerine kadar getirmeyelim şu işi...
Bir özrü bile esirgiyoruz birbirimizden... Allah aşkına; en tepeden ulvi duygularla bakıp fotoğraf çekmek çok mu zor? İşlerin nereye gittiğini gösteren bu iç karartıcı tabloyu düzeltmek için neler yapılması gerektiğini görmek için nasıl bir facia yaşanmalı?
Hiçbir mazaretin arkasına saklanmayalım. "O öyle oldu, bu da böyle... O vurmasaydı biz de vurmazdık" söylemlerini bırakalım.

BİR ADIMLA TARİHE
"Kardeşim, ben bu yapılanlardan utanıyorum artık. Rakip takıma kin duymak, nefret duyguları uyandırmak için spor yaptırmıyoruz... Suçlu karşı taraf olsa bile bu tabloya karışanlar benim taraftarım, oyuncum, koçum olamaz. Tüm ailelerden ve kamuoyundan özür diliyorum. Biz sorunu ve çözümü kendi içimizde bulacağız. Lütfen başkaları da aynı gayreti yaratsın. Yarın daha da geç olmadan" diyebilecek yürekteki yönetici, idareci, koç, şube başkanı, hatta başkan adını tarihe altın harflerle yazdıracak. Gerçek dostluk ve ülke sevgisi yaratmak adına...
Ufak bir anlayış, fedakarlık ve özveri... Bunu hayata geçiren, benim hayal olmadığını umduğum bu güzel tablonun başmimarı olacak milyonların gözünde...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA