Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAVUZ DONAT

Mescit, sendika, siyaset...

1970'lerin ortasıydı. Alman Sendikalar Birliği ile Türk-İş "kardeş gibiydi... İşbirliği en üst düzeydeydi."
Almanya'da sendikalı olan bir Türk "otomatik olarak" Türkİş'in de üyesi sayılıyordu.
Almanya'da "Türk-İş'in büroları" vardı.

***

Alman Sendikalar Birliği "ilk kez" bir yabancıya burs vermişti. Bu "yabancı" bir Türk'tü.
Şu anda Antalya-Akdeniz Üniversitesi'nde görev yapan Prof. Harun Gümrükçü.

***

Alman Sendikalar Birliği, Hamburg'da "büyük bir işyerinde" bir türlü örgütlenemiyordu.
Burası bir "gemicilik" firmasıydı.
5 bine yakın Türk çalışıyordu.
Ünlü "Still" adlı, gemi inşa şirketi.

***

Alman sendikacılar, yanlarına "siyaset bilimi öğrencisi" Harun Gümrükçü'yü de aldılar. "Still'e gittiler. "İşveren" dedi ki:
- İşçilerim sendikaya girmek istemiyor.

***

Sonunda iş "referanduma" gitti.
Sendika sordu:
- Sendikalı olmak istiyor musunuz?
Ama "işveren" bu soruya bir eklemede bulundu:
- Ey işçilerim... Sendikalı olmak mı istiyorsunuz yoksa tersanede size namaz kılacak bir yer yapmamı mı istiyorsunuz?

***

İşçiler dediler ki:
- Sendika değil, mescit istiyoruz.
Mescit yapıldı, sendika işi rafa kalktı.

***

1. Oysa, Still'e sendika girseydi... İşçilerin "mescit talebi" de karşılanacaktı.
2. Daha sonra tersanede zehirlenip Türkiye'ye gönderilenler oldu... Çok sayıda... "Ve 2-3 yıl sonra da öldüler... Aileleri hiçbir hak talep etmediler."

***

Aslında "yukarıdaki hikâye" çok uzun.
Biz "özetleyerek" yazdık.
Diyeceğimiz o ki...
"Dün" Batılılar "mescit vaadiyle" kandırdılar.
"Bugün" de, seçim zamanı "cami cami dolaşarak" kandırıyorlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA