Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAVUZ DONAT

Gribe meydan okurken

Grip dediğin de neymiş ki?
Alırsın bir aspirin, içersin iki bardak portakal suyu, kendiliğinden geçer.
Geçmezse, eve erken gidersin, biraz dinlenirsin, olur biter.
Biz de öyle düşündük zaten.

***

Ama baktık ki "kazın ayağı pek de öyle değil."
Perşembe sabahı, "gazeteye Keçiören üzerinden gidelim, Keçiören Hastanesi'ne de bir uğrayıverelim" dedik.

***

Hani diş doktoruna gidersiniz de, dişinizdeki ağrı "kendiliğinden" kesiliverir ya...
Hastaneye de biraz "o düşünceyle" gittik.
Doktorlara "merhaba deriz, çaylarını içeriz."
Onlar da "iyisin, iyisin, turp gibisin" derler.
"İşlem tamam."

***

Necip Hoca "kaşımıza gözümüze, halimize duruşumuza" baktı.
Tansiyona, nabza göz attı.
"Ağzını aç" dedi.
"Derin nefes al" dedi.
Göğsümüzü sırtımızı dinledi.
Sonra da:
"Hoş geldiniz" diye gülümsedi.

***

Dr. Necip Küçükosmanoğlu.
- Misafirimizsiniz... Burası sizin eviniz... Rahat olun.
- Hocam, işimiz var... Bırakın... Gideceğiz.

***

Başhemşire Nursel Kaya "merak etmeyin, sizi rahat ettireceğiz" dedi, bizi 3'üncü kata çıkardı:
- Odanız burası.
Kurucu sekreteri Okşan Erdem bir "hediye paketiyle" geldi:
- Bakalım beğenecek misiniz?.. Üzerinize olacak mı?
Açtık... Bir "pijama takımı."

***

"Hayırdır, ne oluyor, biz sadece çayınızı içmeye uğramıştık" diyerek kapıdan sıvışmaya uğraşırken, hastanenin kurucusu Dr. Ramazan Aydın gülerek içeri girdi:
- Gelmek sizden, bırakmak bizden... Bırakmıyoruz.
"Ama hocam"
dedik, "direnme hakkımızı kullanmak istedik." Sonra ise...
Kendimizi yatakta bulduk.
Kolumuzda serum, burnumuzda bir solunum cihazı... İğneler, antibiyotikler.

***

Sen misin "grip de neymiş ki" diyen.
Al sana grip.
Direnebilirsen diren.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA