Beşiktaş çok ilginç bir camia oldu. Nereden baksanız çelişkiler yumağı... Beşiktaş anayasası, tüzüğü diyor ki "BJK'yı yönetmeye talip olan kişi varsa kulüp içi görevlerinden istifa eder. İstifası işleme konur ve aday olur." "Hukuk, tüzük" diyerek yönetimi istifa ettirip BJK Başkanlık koltuğuna hakkıyla oturan Divan Başkanı Yalçın Karadeniz aday olduğu gün hukuken her iki görevini yardımcısı Oğuz Anter'e teslim etmesi gerekirdi.
Her şartta iki koltuktan da inmediğine göre BJK Camiasının vicdanı "Seba tezgahını da" hesaba katarak şunu sorup duruyor: "Acaba başından beri adaylıktan çekilmeyi mi planlıyordu?" Bütün samimiyetimle "Bu kulis-kumpas içinde ben başarılı olamam" diyerek çekilen Serdal Adalı ile karşılaşacağı ilk anı merak ediyorum.. O kaotik günlerin de netleştirileceğinden kimsenin kuşkusu olmasın..

İnisiyatif almayan, nemelazımcı profillerin hakim olduğu şu dönemde Carvalhal beni biraz umutlandırmıştı. Gelişmeye ve öğrenmeye açık tavrı çok önemliydi. Ancak Quaresma olayı bütün kimyasını ve doğrularını sarstı. Kendine yapılan saygısızlığa ya baştan çözüm üreteceksin ya da takımın gözünde bir lider olmak için gerekirse kovulana kadar verdiğin kararın arkasında duracaksın! Quaresma'nın A.Madrid maçından önce affedilmesiyle şimdi affedilmesinin arasındaki farkın ne olduğunu Carvalhal izah etmek zorunda! Beşiktaş, saygısız sporcuların ve basiretsiz yöneticilerin elinde bu hallere düşmeyi hak etmiyor.
Beşiktaş ligde can çekişen Manisa'yı 4-1 yeniyor. Herkes inanılmaz mutlu... Bu takım liderin 17 puan gerisine düşmüş, algılayan yok. Taraftar bile başarısızlıkları içselleştirmeye, hedeften ve değerlerden uzaklaşmaya başladı.
SÖZÜN ÖZÜ: Beşiktaş camiası gerçekleriyle hesaplaşmadan geleceğine yön veremez. Müstakbel Başkan Fikret Orman borç batağındaki kulübü yapılandırmak istiyorsa önce buradan başlamak zorunda...