Büyükşehir galibiyetiyle Beşiktaş tekrar şampiyonluk yarışına dahil oldu. Beşiktaş'ın bu noktaya geliş sürecine baktığımızda görünen birkaç temel nokta var. Sezona başlangıçla beraber yaşanan dalgalanma ve istikrarsızlık çizgisinden çıkışta gösterilen güven ve irade öncelikle gözümüze çarpıyor. Bu iradenin arkasında da Mustafa Denizli tecrübesi var.
Bunun Beşiktaş'ta en net örneğini geçen yıl bu dönemlerde yaşanan süreçte gördük. Çok az şans verilen bir takımın tüm yönetimi; organizasyonu eline alarak ve camia kadar yönetim ile futbolcuları aynı hedef etrafında birleştirdi. O süreçte gösterilen en önemli irade, tek seslilikti.
Tek elden götürülen takım organizasyonu, sezon sonunda iki büyük başarıyla hedefi yakaladı. Bu seneki süreç daha farklı olmasına rağmen içinde aşağı yukarı aynı temel özellikleri barındırıyor. Bu senenin farkı, geçen yıla göre, şampiyonluk yaşamış tecrübeye sahip bir oyuncu topluluğunun olması...
Mustafa Hoca'nın anlatmak istediklerini daha rahat kavrayabilen, baskıyı yönetebilecek oyuncular çoğunlukta. Son galibiyetlerle yaşanan çıkışa baktığımızda, yine Mustafa Hoca'nın liderlik özelliğinin başarıda en önemli faktör olduğunu görüyoruz.
Mustafa Hoca, oyuncuları camianın kendi içinde yaşadığı bir takım olayların dışında tutarak bu süreçten çıkarttı. Gereksiz konuşma ve polemiklerin önüne geçti. Bu da takımın yıpranmadan, sahadaki işlerine konsantre olmasını sağladı. Akabinde de bugün yarışa ortak olundu.

LİDER OLABİLMEK
Aslında yaşanan bu süreçler futbolumuz için önemli bir örnek. Futbolun yalnızca saha yönünün ön planda tutularak, gereksiz polemikler içerisine çekilmeden iradenin tek elden götürülmesi, sonuçları itibariyle çok daha etkili oluyor. Bugün bu örneği Mustafa Hoca ile yaşıyoruz. Galatasaray'da bir dönem Fatih Hoca ile de benzer bir dönemi yaşadık. İşine vakıf, kamuoyunu yönetebilme kabiliyetine sahip olan liderler, sadece takımı değil, içerisinde bulunan; medya, taraftar, yönetici gibi dinamikleri de yöneterek sorumlu oldukları takımı üst seviyeye taşıyabiliyorlar. Çok seslilik de dönem dönem güzel olmasına rağmen, futbolun içinde tek seslilik ve sükunetin daha önemli olduğu görünüyor.
"Söz gümüşse sükut altındır" sözü; futbolun genel kargaşası, temposu ve yoğunluğu içerisinde çok daha etkili bir söz olarak önümüzde durmakta.