Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Avrupa Parlamentosu'nda hareketlilik...

Türkiye'deki siyasi gelişmeler, giderek daha fazla uluslararası düzeyde yankı buluyor. Avrupa Parlamentosu, Türkiye konusunda kendisini hep kurumsal bir değerlendirme organı olarak görür. Bunun temelinde, 1979'da doğrudan seçimle iş başına gelen ilk parlamentonun, 1982'de Türkiye-AB ilişkileri dondurulduğunda, Türkiye'nin demokrasiye geri dönüş sürecinin incelenmesi için AB konseyince yetkili kılınmış olması yatar.
Bu tarihte ilk siyasi misyonunu üstlenen Avrupa Parlamentosu, Türkiye konusunda daima aşırı duyarlı ve ödünsüz bir tavır sergiledi. Genelde bu sert tavır, Türk demokrasisine pek destek görevi görmedi ama son yıllarda AP, daha tutarlı olmak yolunda, arada büyük ciddiyetsizliklere ödün vermiş olsa da, önemli mesafe kat etti. Üyelik müzakerelerinin başlatılma kararı alındığı 2004'te verdiği büyük destek, önemli bir gösterge oldu.
Parlamento, bu hafta ele aldığı Türkiye raporunda ilk kez terörle mücadele konusunda Danimarka'nın tutumuna ciddi biçimde eleştirel yaklaşıyor. Roj TV'nin terör propagandası yaparak suçunun sabit görüldüğü, ancak ifade özgürlüğü adına yayından men edilmemesi ve para cezasına çarptırılmasını Avrupa Parlamenterleri anlamakta zorlanıyorlar. Türkiye hakkında artık iyice uzmanlaşan Hollandalı Hıristiyan-Demokrat raportör Ria Oomen-Ruijten'in hazırladığı taslakta bu çok belirgin olarak ortaya çıkıyor. Benzer bir eleştiri, Kemal Kılıçdaroğlu için hazırlanan fezleke açısından da kendini belli ediyor. Anayasa reformu konusunda AP'nin beklentileri çok büyük, bunu her defasında daha çok vurguluyorlar. Türkiye'nin reformlar konusunda atacağı adımlara giderek daha fazla bel bağlıyorlar.

Fransa'ya eleştiri

Fransa'daki "soykırım inkârını cezalandırma yasası" konusunda, Liberal grup başkanı Graham Watson'un Fransa'ya ciddi eleştirileri önemli etki yaratmış görünüyor. Parlamento, elindeki Kopenhag kıstasları ile Türkiye'yi değerlendirmeye çalışırken, iki açıdan zorlanıyor. Birincisi, Türkiye'nin yapmasını istediği reformların çok daha gerisinde olan üye devletler var. Macaristan'daki son gelişmeler, Bulgaristan'da (AB fonlarıyla) milletvekillerine parti değiştirtme uygulamaları, diğer ülkelerdeki yolsuzluklar Avrupa Parlamentosu'nun eleştirilerinin etkinliğini azaltıyor.

İnandırıcılık sorunu
İkincisi, Türkiye'nin demokratik işleyişinin giderek sağlamlığını göstermesi, bölge ülkeleri tarafından örnek olarak alınması, bölgede vazgeçilmez bir istikrar unsuru haline gelmesi, AP içinde "Türkiye'ye ihtiyacımız var" anlayışını güçlendiriyor. Parlamento içinde temsil edilen gruplar, Oomen-Ruijten'in raporu üzerinde anlaşmaya varır ve taslağa sahip çıkarlarsa, şu anda bekleyen dört yüze yakın değişiklik önergesi reddedilebilir ve ciddi bir görüş ortaya çıkabilir. Bunun tersi olur da rapor, radikal üyelerin insafına ve değişiklik önergelerine terk edilirse, Avrupa Parlamentosu tarihi bir fırsatı gene heba etmiş olur. Martta Strasbourg'da yapılacak genel kurul, Türkiye konusunda AP içinde gerçekten bir değişiklik olup olmadığını gösterecek ve çok önemli bir işlev sergileyecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA