Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Seçimlerde oyum AK Parti'ye

Yarın, sorumlu her yurttaşın yapacağı gibi ben de gidip oyumu vereceğim. Her şeyden önce, rahatlıkla oy kullanılan bir seçim sistemi ve seçim özgürlüğüne sahip olmanın, ne kadar önemli bir ayrıcalık olduğunu düşüneceğim. Çoğulcu bir toplumda yaşamanın, tüm sürtüşmelere ve sözlü çatışmalara rağmen, düşüncenin demokratik kalıplar çerçevesinde ifadesinin serbest olduğu bir sisteme sahip olmanın ne büyük bir kazanım olduğunu hissedeceğim. Çevremizde, demokratik, parlamenter rejimle yönetilsin ya da yönetilmesin, komşu ülkelerde yaşayan insanlarla farkımı düşünüp, bu farkın sürmesi için sorumlu bir oy atmayı hedefleyeceğim.
Çok genç yaşımdan itibaren, ailevi çevrem nedeniyle hep en üst düzey siyasetin içinde oldum. Bu nedenle, Türkiye'nin darbe, tutuklama, koalisyon ve siyasi karmaşa dönemleri, benim için sadece toplumsal olaylar, gazetelerden okunan haberler değil, aile içinde yaşadığımız zor günler, sarsıntılar olarak hafızama yazıldı.
2002 sonunda AK Parti iktidara geldi.Doğal lideri ve kurucusu Recep Tayyip Erdoğan, birtakım anti-demokratik ayak oyunlarıyla meclise ancak birkaç ay sonra girebildi ve başbakanlığı üstlendi. O dönemden itibaren, bu sıralar on üçüncü yılını tamamlamak üzere olduğumuz uzun bir siyasi istikrar dönemi başladı. Siyasi istikrar derken, halkın demokratik biçimde seçtiği siyasal partinin ve liderinin iktidarının, demokratik olmayan yollardan kesintiye uğramamış olmasını kastediyorum. Yoksa daha en başından itibaren, Ak Parti'nin ve Recep Tayyip Erdoğan'ın önünü kesmek için, darbe girişimlerinden kapatma davalarına, hukuki gerekçeler uydurarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerini bloke etme çabalarına giden çok uzun bir siyasi istikrarı sabote etme çabası var oldu. Bu çabalar, gerçek anlamda "eski Türkiye"nin devamını arzu edenler tarafından gerçekleştirildi. Askeri, hukuki ve bürokratik vesayetin devamı, halka "nasıl doğru oy atılır" öğretme arzusu, ilk kez AK Parti döneminde işe yaramadı. 2002'den bu yana her seçimi kazanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, en son on ay önce, toplumun kahir ekseriyetinin oyunu alarak doğrudan ilk turda seçildi.
Seçmenin bu desteği, sıklıkla muhalefetin kendini inandırmak için tekrarladığı "kömür ve makarna" dağıtımından kaynaklanmadı. 2002-2014 dönemine bakıldığında, gelir artışı, vergi tabanının genişlemesi, sosyal yardımlar, sağlık hizmetlerinin kolaylaştırılması, altyapı çalışmaları, satın alma gücü artışı, kamunun eskiden gitti mi geri gelmeyen (Tasarrufu Teşvik Fonu gibi) kesintileri yurttaşlara iade etmesi ve bunlar gibi daha sayılamayacak kadar çok başarılı etkinlik gerçekleştirildi. Seçmenin hafızasında ve yüreğinde önemli yere oturan kazanımlar bu desteği büyüttü, güçlendirdi.
Türkiye'nin gündeminde, "eski"den kalmayan ancak eski vesayet sistemleri kadar tehlikeli olan bir Paralel yapı örgütlenmesi var. Benim gibi, koalisyonlar, krizler, darbeler, muhtıralar dönemlerini yaşamış ve onlardan bezmiş olan herkes, bu kez de seçimlerde gerçek demokratik istikrarın devamı için oy verecek. Dört tarafı çatışma, kriz ve rejim tıkanıklığından muzdarip bir ülkeler coğrafyasında, demokrasisini ve istikrarını muhafaza eden yegâne ülke Türkiye'nin bu konumunu sürdürmesi için desteğini tekrarlayacak.
Önümüzdeki dönem, gerek rejim, gerek ekonomi, gerek altyapı ve dış ilişkiler açısından son derece önemli ve büyük değişimlerin yaşanacağı bir dönem olmaya aday. Bu dönemde, tecrübeli bir kaptanın dümende olması, hepimiz için ayrı bir güvence ve umut kaynağı olacak. Bütün bunları düşünerek, toplumun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yönetimine her zamankinden fazla ihtiyacı olduğunu bilerek oyumu kullanacağım. Sonrasında da, muhtemelen yeni bir seçim zaferinin sonuçlarını değerlendirecek bir yazı hazırlayacağım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA