Ekranda öyle olaylara rastlıyorum ki, "Allahım daha ne kadar şaşırabilirim?" diye kendi kendime soruyor ve bir sonraki olayda daha çok şaşırdığımı görüp, iyice şaşırıyorum... Bu tekerleme gibi cümleyi kurmama sebep olan, Kanal 7'de cumartesi akşamı izlediğim "Mahmut Tuncer Show" programıydı. Yayının ortasında stüdyoya bir beyefendi girdi. Tuncer, bu kişinin kanalın güvenlik müdürü olduğunu söyledi. Müdür, "Bir ihbar aldık. Şu anda stüdyodaki izleyiciler arasında bulunan genç çift, evden kaçmış ve aileleri tarafından aranıyormuş" dedi. Stüdyoda anons yapıldı, genç çift utana sıkıla sahneye çıktı. Güvenlik müdürü, stüdyonun girişinde polislerin beklediğini, ailelerin isteği üzerine gençlerin önce karakola götürüleceğini, oradan da ailelerine teslim edileceğini söyledi. Mahmut Tuncer sazı eline aldı. (Mecazi anlamda) Önce, sürekli kıkırdayan kıza fırça atı: "Sen kabahatinin farkında değilsin galiba. Şimdi sana bir çakarım, yerden zor toplarlar. Gülmek istiyorsanız, sizleri polise teslim edeyim, orada gülersiniz bol bol" dedi. Delikanlı da azardan nasibini aldı: "Senin de reşit olmana 10 gün varmış. Sen de çocuk sayılırsın. Seni de döverim ha!.." Bu sohbetin (!) ardından gençler birbirlerini sevdiklerini, aileleri evlenmelerine izin vermeyince kaçtıklarını söylediler. Sonra telefon bağlantısı ile kızın annesi yayına katıldı. Kızı, delikanlıya vermeyeceğini çünkü, onların ailesini istemediğini söyledi. Yapacak bir şeyi kalmayan Mahmut Tuncer de 17 yaşındaki iki genci stüdyoda bekleyen polislere teslim etti... Olayın geçek mi yoksa, mizansen mi olduğu meçhul. Ekranda "Bu bir canlandırmadır" şeklinde bir ibare yer almadığına göre, gerçek olduğunu kabul etmek zorundayız. Bizler izdivaç programlarına evlatlarının rızasını almadan, "kaçarak" gelen dedelere ve ninelere alışmıştık da, kaçırdığı gelin adayını kaptığı gibi stüdyoya getiren delikanlıya ilk kez rastladık. Bakalım bu ekranlarda daha nelere şaşıracağız!.. Ya da şaşırma duygumuzu bakalım ne zaman yitireceğiz?..