Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Evlilik "yaşam sigortası" olunca...

Sosyolog değilim. Sosyoloji ile ilgim, İletişim Fakültesi'nde gördüğümüz temel sosyoloji dersleri ve okuduğum kitaplarla sınırlı. Ama ekranlardaki izdivaç programlarının sosyolojik açıdan araştırılmaya, incelenmeye muhtaç birer "vaka" olduğunu anlamak için uzman sosyolog olmaya da gerek yok. Eğer bu programları eleştirel bir gözle izlerseniz, aile mahkemelerinin neden boşanma davalarıyla tıka basa dolu olduğunu, üçüncü sayfa cinayetlerinin yarısından fazlasının neden evlilik anlaşmazlıkları, kıskançlık ve cinsel bilgisizlik nedeniyle işlendiğini kolayca kavrayabiliyorsunuz. Bu programlarda karşıma çıkan olaylarla ilgili birkaç naçizane tespitim var: 20-30 yaş grubundaki kadınlar, kendilerine koca seçerken adaylarda "fiziksel" özellikleri ön plana çıkartıyorlar. Geçenlerde Esra Erol'un programında 26 yaşındaki hanımefendi ilk şart olarak şunları öne sürdü: "Boylu poslu olsun. Kel ve göbekli olmasın..." O yaşlarda dış görünümün öneminin daha yüksek olduğu bilinen bir gerçek. Ama yaş ilerledikçe kriterler de değişiyor. Aynı programda 60 yaşlarını süren bir başka hanımefendi ise yeni hayat arkadaşında aradığı ilk özellikleri şöyle sıralıyordu: "Kolesterolü, şekeri olmasın. Tansiyonu normal olsun..." 20'li 30'lu yaşları süren hanımlar için en önemli kriterlerden biri de "Koca adayının kadın ruhundan anlaması" olarak karşımıza çıkıyor. Bunu "romantizm arayışı" olarak algılayabileceğiniz gibi, alt metnini şöyle de okuyabilirsiniz: "Kocam olacak adam ne olur beni dövmesin!.." Ve ekonomik güvence... Yaşı ne olursa olsun gelin adayları öncelikle "Ev, araba, düzenli maaş" sorgulaması yapıyor. Bunlardan biri ya da birkaçı eksikse, talip hemen eleniveriyor. Damat adayları da söze "Benim evim. arabam, şu kadar maaşım var" diye başlayıp, "en güçlü silahlarını" en önce ateşleyiveriyor. Her yaş aralığında kadın "güvence", erkek ise "ömür boyu bakıcı" arıyor. Özetle; herkesin kendini düşündüğü, kendine yonttuğu bu garip evlilik anlayışı, "birlikte yaşamanın, ömür boyu mutlu ve huzurlu olmanın" yolu olmaktan çıkıp, adeta yeni bir "sigortacılık" anlayışına bürünüyor. Ve "primler" ödenmediği zaman da mahkemenin yolu tutuluyor!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA