Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Film Yahşi, Küfürler Vahşi

Salı günü gazetenin kapısında bir mesai arkadaşım yolumu kesti. atv'nin yayın yönetim şefi Faruk Kavak, "Şikayetim var" dedi. "Hafta sonu 8 yaşındaki çocuğumla beraber Yahşi Batı filmine gideyim dedim, bin pişman oldum. Bu kadar küfür, bu kadar çirkin konuşmalar olamaz. Salonun ortasında oturduğumdan insanları rahatsız etmemek için dışarı çıkamadım. 10 dakika arada utanç içinde oğlumla birlikte kendimi dışarı zor attım..." "Yahşi Batı"yı izledim. Arkadaşım hiç de haksız değil. Filme, artı 7 yaş sınırı getirilmiş. Küfürlü konuşmalar ve bir kadının göğsünün göründüğü küvet sahnesi için... Ancak en yakası açılmadık küfürler, öylesine fütursuzca savruluyor ki, kahramanlarımız sinkaflı küfürleri adeta konuşmaları sırasında virgül niyetine kullanıyorlar. Yani bu filme artı 7 yaş sınırının az geldiği kanaatindeyim. Şimdi diyeceksiniz ki, çocuklar sokakta daha beter küfür ediyorlar. Olabilir. Ama etmeyeni de var. Cem Yılmaz, çocuklar için son derece cazip bir figür. Onu televizyonda ve sinemada izlemek için can atıyorlar. Steril yaşayan, terbiyeli, saygılı bir çocuk neden Cem Yılmaz'ı sevmesinin bedelini küfür öğrenerek ödesin ki? Ayrıca bu filmi izleyen bir çocuk, küfür etmenin "günlük konuşma dilinin vazgeçilmez bir kuralı" olduğu fikrine kolayca kapılabilir. Küfürsüz konuştuğunda toplumdan soyutlandığına hükmedebilir. Asıl tehlike de bu zaten... Peki ya çocuğunun elinden tutup, filme götüren anne-babaların çektiği "işkenceye" ne buyrulur? Alın işte, bizim arkadaş kendini dışarıya zor atmış. Senaristler, yapımcılar, yönetmenler, küfrün, filmlerini daha "gerçekçi" kıldığına dair saçma bir fikre kapıldılar. Artık yeri olsun, olmasın her diyaloğun ucuna köşesine galiz bir küfür yerleştirmeyi marifet sayıyorlar. "Yahşi Batı", küfrün anlatıma katkı sağlayacağı bir sokak öyküsü değil ki... Argo konuşmalar, "Ağır Roman" filmi için "gereklilik" olabilir ama "Yahşi Batı"da insanları güldürebilmenin yolu küfürden geçmemeli... "Yahşi Batı" gibi üzerine çokça kafa yorulan, para ve emek akıtılan bir filmin küfürle örselenmesine mi yanayım, Cem Yılmaz'ın gelecekteki potansiyel hayranlarının küfür saplantısı gibi saçma bir nedenden dolayı sinemanın uzağına savrulmasına mı, bilemiyorum... Ve sevgili Cem'in şu soruya vereceği yanıtı çok merak ediyorum: "Yahşi Batı'da o iğrenç küfürler olmasaydı, film ne kaybederdi?.."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA