Bana göre İstanbul'un çekilmez trafiğiyle en yürekli mücadele eden, en sert eleştirileri getiren kurum; Çocuklar Duymasın dizisi... 'Kurum' diyorum çünkü Birol Güven ve arkadaşları her sosyal meselede olduğu gibi trafik çilesi konusunda da devlet kurumlarından daha titiz, özenli ve duyarlı çalışıyor. Geçenlerde Haluk trafik sıkışıklığından helak olduğu bir akşam eve döndüğünde "Yakında İstanbul trafiği için özel tuvaletli otomobiller üretilir" demişti. Vallahi çok haklı... Özellikle köprülerin bağlantı yollarında, o kıpırdamayan trafikte araçlarından inip banketlerde hacet giderenleri gördükçe aklıma hep Haluk geliyor. Bu hafta da dizide benzer göndermeler vardı. Puan cetvelinde Anadolu takımlarının, İstanbul kulüplerinin üstünde yer almasını şöyle yorumladılar: "İstanbul takımları idmana giderken bütün enerjilerini trafikte harcıyorlar da ondan..." Şükrü'nün değerlendirmesi de ilginçti: "Fatih, İstanbul'u tam zamanında fethetmiş vallahi. Şimdi olsa, trafik sıkışıklığından Topkapı'ya varamazdı..." Çaycı Hüseyin tamamladı: "Bu trafikte mehter takımı bile ilerleyemez..." Son noktayı ise Sivaslı kahveci koydu: "Ben trafiğe çözümü buldum. Hiç evden çıkmıyorum..." Havuç'un raydan çıkıp çıkmadığıyla yakından ilgilenen siyasiler, öncelikle şu trafiğin rayına oturmasını sağlasalar ne iyi olur.