Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Bir cinayeti ihbar ediyorum (!)

Senaristler, Reşat Nuri Güntekin'in romanındaki finalden fazla uzağa savrulmadılar. Oysa, dizinin oyuncuları geçtiğimiz hafta finalin reytinglerini köpürtmek için izleyiciyi kandırmaya uğraşmış, "Senaristler herkesi ters köşeye yatıracaklar" filan demişlerdi. Böylece sürpriz umanlar da Ali Rıza Bey'in beklenen ölümüyle, hayal kırıklığına uğradılar. E zaten başka bir final de beklenemezdi. Sırf seyirciler şaşırsın diye Ali Rıza Efendi'nin Ferhunde ile kaçacak hali yoktu ya? Efendi efendi bitirdiler işte... Gereksiz yere uzatılmış, göz pınarlarından yaş sağmaya yönelik zorlama dramatik sahneleri ayıklarsak, beni en çok etkileyen, Şevket'in hali oldu. Yıllarca babasına söyleyemediklerini, aylarca hapishanede kağıda dökmüş, adeta bir kitap haline dönüştürmüştü. Tam babasına verecekken, onu kaybetti... Demek ki neymiş? Sevginin konservesi yapılamazmış. Onu dalından koparttığın anda ağzına atacakmışsın. (Sizler bu satırları okuduğunuz sırada ben yılbaşını yanlarında geçirmek için uzaktaki sevgili babam ve annemle birlikte olacağım. Şevket gibi geride 'keşke'ler bırakmamak, kendi romanımın içine 'iyi ki' ile başlayan satırlar yerleştirmek için.) Ali Rıza Bey'in mekan değiştirirken, hayalinde aile fertleriyle vedalaştığı sahnede söyledikleri de çok anlamlıydı: "Size ardımda bir şey bırakamadım. Bir tek, temiz ismimi... Özür dilerim..." Allah herkese böyle miras nasip etsin. Finalde şaşırdığım yerler de oldu. Necla'nın hamile kalması gibi... Maşallah, Ali Rıza Bey'in kızları, bire beş veren bereketli tarlalar gibi. Üzerine ceketini atsan, hamile kalıyorlar. Eminim ki, dizi bir sezon daha sürse, minik Ayşe de kucağında bir bebekle çıkıp geliverecekti... Bir de aile geldiği gibi, Trabzon'a trenle gitti. Ama gelin görün ki, Haydarpaşa'dan Trabzon'a tren seferi yok! Hatta Trabzon'a hiç tren seferi yok! Bak yine aldı beni bir telaş. Bu ailenin başı dertten kurtulmayacak. Gittiler yine meçhule... Bitmedi... Ali Rıza Bey ile Hayriye Hanım'ın evlilik yıldönümleri 27 Aralık'ta kutlandı. Ama düğünlerinin açık havada yapıldığına şahit olduk. Tamam, küresel ısınmanın farkındayız ama 40 yıl önce 27 Aralık'ta açık havada düğün yapacak kadar da değil! Bu arada Aşk-ı Memnu'nun mürebbiyesini garda bilet satarken görmek de finalin en 'acıklı' karelerinden biriydi. Sen misin Bihter'in ahını alan? Bu dünya sana da yar olmamış işte!.. Finalde, Ali Rıza Bey'in ölümünden sonra kime ne olduğunu da öğrendik. Fikret, Tahsin'e döndü, Necla, İstanbul'da kaldı, Şevket ve ailenin kalan üyeleri Trabzon'daki eve taşındı, Sedef, Emir ile mutluluğa yelken açtı, Ferhunde köşkün boş odalarında bir aileye üye olamamanın dramını yaşadı vs... Ama benim asıl merak ettiğim, evdeki bakıcı Nathalie'nin akıbeti... Ali Rıza Bey'i, Nathalie'ye emanet ettiler, köşke geri döndüklerinde bir de ne görsünler? Ali Rıza Bey, güllerin yanında tek başına buz kesmiş... Millet köşkün bahçesinde feryat figan dakikalarca gözyaşı dökmesine rağmen, Nathalie hâlâ ortalıkta yoktu. Hayriye Hanım zaten bu Nathalie'ye gıcık oluyordu, eminim onu parça parça edip köşkün bahçesine gömmüştür. Sanırım Nathalie'yi onun için bir daha göremedik!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA